‘İnsan hakları alanında birçok ihlale neden olan, en çok kadın ve LGBTİQ bireylerin zarar gördüğü OHAL uygulamaları bir an evvel sonlandırılmalıdır.’
(Eylül 2017, başta Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı olmak üzere Türkiye’deki birçok sivil toplum örgütünün ortak raporundan)
***
2017 yılının son yazısı. Bu yazıda neyi öne çıkarmak isterdin sorusuna, görünmeyenleri, yok sayılanları anmak isterdim cevabıyla haşır neşirken yazıyorum bu yazıyı. Ancak bunun beni kesmeyeceğini de fark ediyorum.
Eşitlik fikrinin eşitlik sorunu olmayanlarca ‘algılanmaya’ başlaması mümkün olmadığı sürece (bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın) hiçbir raporun, hiçbir gerçeğin anlamının, toplumsal karşılığının bulunamayacağı o açmazı düşünüp duruyorum. Kısacası, tuzu kuru ruhunun bütün aralıkları kapayarak kendi hayatına kaldığı yerden devam etmesi halini. Kulaklarını derin tıkaçlarla tıkamış o ruha ne anlatılabilir, onu düşünüyorum, evet. Ya da gözlerine derin perdeler çekmişlere ne denilebilir, onu...
Ancak şu da değil:
Bunu bir öğrencim hatırlattı sağ olsun. Ortalığa yeni intikam tohumları saçarak (eleştiri değil sözünü ettiğim, resmen intikam tohumu saçmak!) günü kurtarmaya çalışmak da bir o kadar tehlikeli aslında! Türkiye’nin uzak ve yakın tarihinin ‘yeni intikamlar yeni öçler yeni intikamlar yeni öçlerden ve aynısı ve aynısı ve aynısı’ndan ibaret olduğu düşünülecek olursa, freni patlamış kamyon imajından silkelenmek de şart görünüyor. Jose Saramago’nun Körlük’ünü bu yüzden bir kez daha okumak gerekiyor belki de. Oradaki yol gösterici ‘kadının’ neden bir erkek olarak değil de bir kadın olarak seçildiğini yeniden düşünmek. İnsanlığı bataktan kurtaranın sıkıyönetim vb. şeyler değil bilgelik olduğunu bir kez, bir kez daha hatırlamak için! İnsanların o ‘bilgelik’ halesi etrafında nasıl buluştuğunu, nasıl buluşarak çözüme ulaştığını, nihayetinde görebildiğini...
Evet, buluşmamız şart. 2017’den, böylesi bir enkazdan bana kalan en sağlıklı fiil bu. Bu ülkeyi sevenlerle, ama gerçekten sevenlerle buluşmalı ve devam etmeliyiz. Ülkemizin savaşmaya değil, barışmaya; etkisi, ruhu, tılsımı yüzyıllar sürecek katıksız bir buluşmaya (evet yine o sözcük) her şeyden daha çok ihtiyacı var artık. Sırf bu yüzden 2018’den umutluyum işte! Buluşmaya inananlardan olduğum ve bir gün gerçekten buluşacağımıza inandığım için.
Hepinize sağlıklı, bereketli, mutlu bir sene temennisiyle.
***
Sevgili Buket Aşçı 2018’i göremedi... Onu çok genç bir yaşta, en verimli olacağı dönemde kaybettik. Ancak biliyorum ki, Vatan Kitap, yine de, ‘onunla’ yoluna devam edecektir.