‘Cesaretin bazen tek başına işe yaramadığını, takım çalışmasını, empati duygusunu, kişilerin kendi doğrularının kendi bakış açışlarıyla şekillendiğini ve elbette asıl doğrunun eninde sonunda kendini göstereceğini anlatmaya çalıştım.’
Yukardaki satırlar 2015 Zeynep Cemali Öykü Yarışması’nın birincisi Ezgi Akar’a ait. Ezgi henüz 7. sınıf öğrencisi ancak hem yukarda alıntıladığım satırları, hem de öyküsüyle şu an yaşamakta olduğumuz bunaltılı dönemi anlamamakta direnen nice ‘yetişkine’ taş çıkartıyor. Kendisini içtenlikle kutluyorum. Yarışmada ikinci ve üçüncü olan Bengisu Belen ve Cem Demir’i de elbette. Dahası, böylesi zorlu bir zamandan geçerken, yazmayı kendine amaç edinen tüm gençlerimizi de... Nihayetinde yaşam bir yarış değildir (hemen her alanda böyleymiş gibi dayatılsa da); bizlere kalansa cümlelerin yarattığı derinlikler ve derinliklerde yüzebilme cesaretini göze alabilmektir.
***
Geçtiğimiz Cumartesi Günışığı Kitaplığı tarafından düzenlenen ve Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleşen 5. Zeynep Cemali Edebiyat Günü’nde yoğun bir program vardı. Son derece kapsamlı bir akışı olan programın açılış konuşmasını Feyza Hepçilingirler, kapanışını ise Latife Tekin yaptı. İyi bir sanat eserinin insanlara değil, doğaya ait olduğunu ifade eden Tekin, neden ve nasıl yazdığını şu sözlerle açıkladı: ‘Yoksulların sessizliğini dile çeviriyorum. Kendimi simulatör olarak değil, zuhur olarak görüyorum. Yazmaya yoksulları anlatarak başladım. Edebiyatın sınıfsal olduğunu düşünüyorum. Yoksullara ne yazık ki edebiyat yapma hakkı verilmiyor. Politik hareket içinden gelen kaçak yazarlar var bir de. Ben de onlardan biriyim. Yoksulluğumu koruyarak edebiyat yapmaya çalışırken de doğaya yaklaştım.’
Programın sonunda ise Türkiye’nin hemen her yerinden yarışmaya katılan gençler ödüllerini aldı. Buluşmadaki yoğun katılımı görmek, eğitim ve edebiyat konusunda yapılacak ne kadar çok işimizin olduğunu gözler önüne seriyor; edebiyatın, dev adımlarla yok oluşa doğru ittirildiğimiz bir ülkede hâlâ kendine dair bir sesi olduğunu ve (tuhaf bir çelişkiyle) hep de olacağını müjdeliyordu. Bu müjde benim gibi bir umut fukarasına şimdilik yetti ama buradan özellikle Türkiye’deki bütün üniversitelere seslenmeyi bir borç biliyorum: lütfen edebiyat buluşmalarını, kitap şenliklerini öğrencilerinizden esirgemeyin. Dahası bu buluşmaları yaparken lütfen ‘düşünce’ ve ‘yaratıcılığı’ esas alın. Unutmamanızda da fayda var: iktidarlar gelir geçer.
***
Şimdilik son söz olarak 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerine yönelik 2016 Zeynep Cemali Öykü Yarışması’nın temasının ‘adalet’ olduğunu ve seçici kurulda da usta yazarlarımızın (Nazlı Eray, Cemil Kavukçu, Karin Karakaşlı, Yusuf Çotuksöken ve Müren Beykan) bulunduğunu fısıldayalım. Ve gençlerimizden bu yarışmaya katılmalarını, dahası bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı’nın duyurularını takip edecek öğretmenlerimizin öğrencilerine destek vermelerini de isteyelim. Zira bu gençlerden ‘adalet’ konusunda da öğrenecek çok şeyimiz olduğuna inanıyorum. Böylesi günleri bir daha yaşamayalım diye. Hani yaşayacaksak da bu rezil, içler acısı lime lime hallere bir daha düşmeyelim diye.