Berkin Elvan

Haberin Devamı

Seninle bizim aramızdan yapraklar, hızlı trenlerin görkemli açılışları, yalanlar, dolanlar uçup gidiyor. Geceleri havai fişekler atılıyor, gündüzleri kâh soğuk kâh sıcak oluyor. Mevsimin ilk gripleri vücuda yürüdü. Derken aşure zamanı çat kapı geliyor.

Nuh’un Tufan’dan sonraki bu ilk yemeği insanlığın kurtuluşunu müjdeliyor. Hıristiyanları, Müslümanları, Musevileri aynı masaya çağırıyor. Yer ve gök, dirlik ve birlik şimdinin adı oluyor. Bugünün tadı ve tuzu geçmişin kuru üzümleri, şimdiki zamanın buğdayları, geleceğin baklagilleriyle yeryüzünden semaya karışıyor.

Bereket bu.

Bütün savaşlara galip gelen iyiliğin bereketi, kurtuluşun kerameti, şiddetin sonu.

Balığın karnından çıkartılan bir yaşam. Nemrut’un ateşinden selametle kurtulmak, belalardan sıyrılmak, arşı göğüslemek, yaşamı kutsamak demek bu bereket... Öyle bir bolluk ki Kerbela’dan sonra bir daha savaşın kol gezmeyeceğine inanmak ve bunun duasını etmek demek.

Yaşam bu. Öğrenmek için geldiğimiz yaşam. Hakikati idrak ettiğimizde, belki yeniden, bu kez yeni bir şeyleri anlamak için döneceğimiz şu kavanoz dipli dünya. Ama şimdilik şununla idare etmeli: Niçin yaşıyoruz? Aşurenin tılsımında bu sorunun yanıtı var, ancak rant ve iktidar elde etme derdine düşmüşlerden kim, neyi, ne kadar fark edebiliyor? Derin bir aymazlık içerisinde uykusuz, kan çanağı gözleriyle kaptan kaba boşaltmaktalar suni pompalarla şişirilmiş yaldızlı biteviye cümlelerini. O kadar.

Ve sen. 16 Haziran’dan bu yana ameliyatlar içerisinde yaşamın kıyısında tutunmakta, direnmektesin Berkin.

Ekmek almak için çıktığın, sonrasında bir gaz bombası fişeğiyle derin bir uykuya daldığın bu yaşamda, bizim de bir yanımız seninle durmuş bekliyor.

Yapraklar, hızlı trenler, havai fişekler, soğuk ve sıcak geçiyor aramızdan.

İyileşmeni bekliyoruz Berkin. Adının marifetiyle rengârenk aramıza katılacağın günü.

Daha iyi bir Türkiye’yi bekliyoruz.

Cevizimiz, narımızla gönül masamızdaki yerin seni bekliyor evlat.

DİĞER YENİ YAZILAR