Geçtiğimiz sene bir çocuk kitabı olarak çıktı GoodNightStoriesforRebelGirls (yazarlar: ElenaFavilli ve FrancescaCavallo). Bu kitabın, Deniz Öztok’un çevirisiyle dilimize aktarılması işini ise yayın dünyasındaki yeni yayınevlerimizden biri olan hep kitap üstlendi. Kitabın ilk sayfası ‘dünyanın asi kızlarına’ ithafla bakın nasıl başlıyor:
Daha fazlasını hayal et
Daha fazlasını iste
Daha çok mücadele et
Ve kuşku duyduğun zamanlarda
Unutma:
Sen haklısın.
Dünyaya kafa tutmuş, onu değiştirmiş yüz kadının kısa yaşam öyküleri ile karşımıza bir çocuk kitabı olarak çıkan bu hacimli ‘yeryüzü masalı’, kitaptaki kadınların kız çocuklarına verdikleri mesajlar düşünüldüğünde kaybolmuş, yok sayılan ya da gücü zayıflamış birçok kadına da baş ucu kitabı olmaya aday.
Örneğin Sudanlı süper model AlekWek yeryüzündeki bütün ‘güzellerden’ şunu bilmelerini isterken bu gerçeğin altını bir kez daha çiziyor:
‘Sen güzelsin. Farklı olmanda bir sorun yok, utangaç olmanda da. Çoğunluğa uymak zorunda değilsin.’
Bu sözler, bunları takip eden bir itirafı, bir ilkokul öğrencisi olan CoyMathis’in ‘Ama ben bir erkek çocuk değilim, ben bir kızım’ cümlesini, bir transseksüel kızın yaşama nasıl tutunduğu biçiminde okumamıza da yardımcı oluyor.
Kendine güvenen, özsaygısı gelişmiş bir kız çocuğunun dünyayı tanımak ve onu değiştirmek konusunda cesaretlenmesine yardımcı olacak işaretler ise mesleği uğruna karanlık güçler (?) tarafından öldürülen Rus gazeteci AnnaPolitkovskaya’dan geliyor: ‘Önemli olan bilgidir, sizin onun hakkında ne düşündüğünüz değil.’
Yunanlı matematikçi ve filozof Hypatia ise, yüzlerce yıl öncesinden, Politkovskaya’nın bu sözlerine temel oluşturacak bir biçimde (öyle ya, bilgilenmek için düşünmek gerekiyor) şöyle diyor:
‘Düşünme hakkınıza sahip çıkın, çünkü yanlış düşünmek bile hiç düşünmemekten daha iyidir.’
Yeni Zelandalı kadınların oy hakkı için mücadele hareketinin öncülerinden KateSheppard ise varolmanın yaşamı dönüştürmek olduğuna inanarak önemli bir yolu işaret ediyor:
‘Sizin tek bir oyunuzun o kadar da önemli olmadığını düşünmeyin. Susuzluktan kurumuş toprakları tazeleyen yağmur da tek tek su damlalarından oluşur.’
Olur a hiçbir şey kolay kolay değişmiyorsa bu kez Avustralyalı denizci Jessica Watson’u dinlemek yararlı oluyor: ‘Koşulları değiştiremezsin ama onlarla baş etmenin yolunu değiştirebilirsin.’
Meksikalı aktivist ve siyasetçi EufrosinaCruz ise daha ısrarcı: ‘Bir kadın değişmeye karar verirse, çevresindeki her şey değişir’ diyor.
Bir diğer Meksikalı FridaKahlo ise desenleri aracılığıyla şunları yineliyor: ‘Ayaklar, uçmak için kanatlarım varken sizi neden arayayım?’
‘Edebiyat erkeklerin işidir’ diye önü kesilmeye çalışılan, ‘kadınsan kadınlığını bil, kadınlık rollerine dön’ denilen İngiliz bir yazar ise bakın ne diyor: ‘Bir melek değilim, ölene kadar da olmayacağım. Ben kendim olacağım.’ Bu sözler ünlü İngiliz yazar CharlotteBronte’ye ait.
Öte yandan günümüze en beter biçimde damgasını vurmaya devam eden ırkçılık içinse ABD’li şarkıcı NinaSimone’ye kulak kabartmakta fayda var. Simone, ırkçılığın siyahları ne kadar incittiğini biliyor ve insanların onun şarkılarından güç almasını istiyordu. ‘Bu tür önyargının en kötü tarafı, kırgın ve öfkeli hissettikçe kendinden şüpheye düşmendir. Belki de yeterince iyi değilimdir diye düşünmeye başlarsın’ derken sadece siyahları değil, aslında bu konumdaki bütün grupları ve elbette bütün kadınları şu ya da bu şekilde incitmek ve yok saymak isteyenlere de meydan okuyordu.
Çinli astronom WangZhenyi ‘kız çocukları da kahraman olabilir’ diyordu. ‘Yaşamda hiçbir şeyden korkulmaz, sadece onu anlamak gerekir’ diyen Polonyalı MarieCurie’yi haklı çıkarırcasına.
Velhasıl bu ‘asi ruhlu’ kitap bütün çocuklara, kadınlara, onlara samimiyetle inananlara hararetle tavsiye edilir. İllüstrasyonlar harika bu arada.