‘Altın Zincir’

Haberin Devamı

Bir toplantıda yazar olmak istediğini söyledi. 9 kız çocuğu annesiydi ve okuma yazmayı yeni öğrenmişti.

‘Yeniden doğmuş gibiyim’ dedi ve bu yazarlık işinde çok kararlı olduğunu belirtti. Sadece o mu? Çoğu onun gibiydi. Hepsi yeni yeni okuma yazmayı öğreniyor ve önlerindeki koca bilinmeze heyecan ve tutkuyla bakıyorlardı. O ve ona benzer kadınların yüzünde gördüğüm ışık bir hafta boyunca zihnimi işgal etti. Her şeye karşı duydukları heyecan, merak... Bu heyecan ve merak duygusunu hangi politika karşılayabilir diye düşünüp durdum. Onların elinden çalınmış bu mutluluğun, zamanında hayata geçirilebilseydi ne büyük dalgalanmalara yol açabileceğini. Bu hâlde bile yoktan var edebilmiş kadınlardı. Göç etmiş, savrulmuş, tutunmuş, devam etmiş kadınlar. Eşiklerden atlama imkânları olabilseydi kim bilir ne olurlardı diye tahmin etmeye çalıştım. Onlar için söylenen o geleneksel ‘söz’ü, o erkek sözünü, kendileri söylemiş olsalardı ne olurdu diye...

‘Kadınlar İçin Söylenmiştir’

Tam da burada o kitabı analım: Gülsüm Cengiz ilginç bir çalışmaya imza atmış. ‘Kadınlar İçin Söylenmiştir’, Anadolu kadınlarının 6 bin yıllık şiirli tarihine uzanmış. Kitap 7 bölümden oluşuyor. Hemen her bölüm çağdaş şairlerimizin bu toprakların kadınları için yazdıkları şiirlerle örülmüş. O şiirlerde kız çocuklardan analara, Doğu’nun kadınlarından doğuran kadınlara bir sürü yüzleşmenin bir araya geldiği kapsamlı bir çalışma bu. ‘Uzun hikâye’ deriz ya, öyle bir tanıklığın içinden geçerek ulaşıyor günümüze kitap. Bir zamanlar Adem’e karşı duran, ‘seninle eşitiz’ diyen Lilith’in tarihten silinmesinden Sümerlere, Penelope’den Dede Korkut Destanları’ndaki kadınların hüznüne selam ediyor. Halk edebiyatımızdaki ‘sevdiğini bekleyen’, kına türkülerinin, asker ağıtlarının acılı kadın görüntülerinden bugüne taşıyor bizleri. Halk şiirindeki katı erkek bakışından, divan şiirindeki kadına, velhasıl yüzyıllarca kalemin kadını değişmez bir kaderin içine nasıl tıkıştırmış olduğuna ayna tutuyor. O öyle bir kader ki yüzyıllar boyunca kadınlar kendilerine erkek toplum tarafından biçilen elbiseleri giymek zorunda kalıyorlar. O ya da bu şekilde kendilerine uygun görülen o kaderi kuşanmak, örmek...

Değişebilir!

O kader değişebilir. En azından bunu umut etmek istiyoruz artık. İstiyoruz ki örgülü saçların kaderi rüzgârla çözülsün:

Örgülü saçlarını çöz, dağıt

Kaderin gibi düğümlenen ardında

O örgüler ki yüzyıllardır kalıt

Savur onları özgürlüğün rüzgârında

Çık kafes ardındaki acılardan

Takma o altın zinciri

Unutma! Zincir altın da olsa

Acıdır kölenin boynunda.

Gonca Özmen’in Altın Zincir şiiri böyle söylüyor. Gülsüm Cengiz kitabını bu şiirle, böylesi bir umutla bitirmiş. Biz de bu yazıyı böylesi bir umutla bitirelim. Kadına ‘en az 3 çocuk doğuracaksın’ diyenlerden ve bunu destekleyerek yakın gelecekte milletvekili olmayı özleyen hemcinslerimizden biraz farklı bir umut biçimi bu, kabul ediyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR