(Kaldırılan TEOG sınavının alternatifi olan ifade)
İzmir’den dönerken yanımdaki adam yazar olduğumu öğrenince ‘size karşı dürüst olacağım’ dedi, ‘ben hiç kitap okumam.’ Ardından da ‘zeki biri olduğunu ve kitaplara hiç ihtiyaç duymadığını ifade etti. Ben de kendisine birçok insanın bu yolu seçtiğini, zaten Türkiye’de yaşananların, hamdolsun, insanlara pek de başka bir seçenek bırakmadığını ifade ettim. Şunu söylemem gerekiyor ki gerçekten dürüst biriydi ve anlattıklarını can kulağıyla dinledim. Sonrasında ise bilmem kaçıncı kez kendi kendime şu soruyu sorma ihtiyacını duydum:
Neden insanların kitap okumaya ihtiyacı yok?
Cevap, açık uçlu olamayacak kadar basitti. Okumak demek sorgulamak demekti. Sorgulamaksa günümüz dinamikleri düşünüldüğünde bir dizi ‘gereksiz’ sorumluluk almak ve hayatı ağırlaştırmak demek.
Sonrasında bildik bir soru daha karşıma çıktı.
İnsanlar sorumluluk almaktan neden kaçıyorlar?
Cevap, yine açık uçlu olamayacak kadar basitti. Sorumluluk almak, taşın altına elini sokmak demekti. Taşın altına elini sokmak demek, zaman, para ve güç kaybetmek anlamına gelebilirdi. Ve bildiğiniz, tahmin edebileceğiniz başka başka, bir sürü dert daha.
Bunun ardından, burada yazamayacağım çok tanıdık başka başka sorular daha geldi kondu zihnime. Ne yazık ki onların da cevapları açık uçlu falan değildi! (Bir ara temcit pilavı ruhuyla anlatırım!)
Velhasıl, hemen her şeyin bu kadar ‘tek’ cevaplı olduğu Türkiye’de açık uçlu soruların özgür cevaplarına ‘açık’ sınavlara bırakıyorduk çocuklarımızı demek. İfade ve düşünce özgürlüğünün olmadığı Türkiye’de, demek açık uçlu soruların açık uçlu cevaplarının olduğu sınavlar olacaktı bundan böyle. (Şimdi buradan TEOG’cu olduğumu çıkaracak okurlar varsa onlara da açık uçlu olmayan cevaplar vermeye hazır olduğumu bildirmek boynumun borcu olsun!)
***
Hal böyleyken, dostları ve yazarlarından biri olmaktan gurur duyduğum Günışığı Kitaplığı ekibinin düzenlediği 7. Zeynep Cemali Edebiyat Günü, birbirinden ilginç konuları yine masaya yatırdı. Çeyrek asırdır Türkiye’deki genç insanları okumaya, düşünmeye, algılamaya davet eden bu çalışkan, titiz, emektar, sabırlı ve alçakgönüllü ekip, 7 yıldır inatla, eğitim, yayıncılık ve edebiyatı bir araya getirip zihnimizi tazelememize ve bazı şeyleri öğrenmemize aracılık ediyor. Her sene Türkiye çapında gençler arasında düzenlediği öykü yarışmasıyla ise umudumuzu diri tutuyor. O umut ne mi?
Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak ve işimize devam etmek; çünkü gençler, ne olursa olsun bu emeği anlıyor, görüyor ve cevap veriyor!
Bu yılki yarışmada ödüle değer görülen TED Ankara Koleji’nden 8. sınıf öğrencisi Asya İnce’ye, ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Ankara Ortaokulu’ndan 7. sınıf öğrencisi Ekin Toygur’a, Ordu-Korgan Çayırkent Şehit Nevzat Çatık Ortaokulu’ndan 6. sınıf öğrencisi Fatma Vural’a, Diyarbakır, Özel Ortadoğu Koleji’nden 6. sınıf öğrencisi Pelin Biçen’e özel sevgilerimle!
***
Kadri Gürsel arkadaşımız yeniden aramızda. Başta Kadri’nin oğlu Erdem ve eşi Nazire olmak üzere tüm aileye içtenlikle geçmiş olsun diyorum. Darısı içerdeki bütün arkadaşlarımızın başına.
Yineleyelim: İfade ve düşünce özgürlüğü olmadan açık uçlu soruların cevaplarını bulmak mümkün değil! Yoksa Teog gider Meog gelir... Yani bakınız şimdiye kadar tanık olduklarımız.