Covid 19’un etkileri nedeniyle bocalayan iş dünyasına da Hoş Geldin On Bir Ayın Sultanı Ramazan… Her ne kadar ibadetler bireysel olsa da ramazan gibi toplum olgusunu taşıyan dönemlerde toplumsal olarak normalden farklı davranışlar sergiliyoruz. Yememiz içmemiz uyuyup uyanmamız hep bir şarta bağlı kalıyor. İş hayatından özel hayata, bireyden topluma tüm yaşayış bir aylığına değişiveriyor.İş hayatı da bu değişimden nasibini alıyor. Çalışan nüfusun çoğunluğunun Müslüman olması ramazan ayında iş ilişkilerini doğrudan etkiliyor. Kimi işyerleri işi tatil ediyor kimisi ise çalışma saatlerini oruç saatlerine göre ayarlıyor. İş verimi düşen de oluyor iş hacmi artan da. Bu bağlamda işverenin inisiyatif ve hoş görüsü de önemli tabi. Sonuç olarak işin asli unsurlarını işveren belirliyor, tabi kanunun çizdiği sınırlar çerçevesinde.Bir de bu sene ramazana denk gelen virüsle mücadele dönemiyle bakalım karşımıza nasıl uygulamalar çıkacak.
SAHURA KADAR UYUMAMAK İŞE GEÇ KALMANIZA SEBEP DEĞİLDİR!
Ramazan ayında sahura kalkmak ya da sahura kadar uyumamak, yiyip yatmak, yemeden oruç tutmak gibi herkesin kendine göre bir düzeni bulunmakta. Ne olursa olsun gece uyku bölünmesi ya da hiç uyunmaması durumunda gün içinde uykusuzluk ve halsizlik görülmesi aşikâr. Bu halsizlik durumunun işe yansıması ya da yetersiz uyku sebebi ile işe geç kalınması işvereninizle iş kanunu çerçevesine imzalamış olduğunuz iş sözleşmesi ile pek uyuşan bir durum değildir.
Hal böyleyken asıl yapılması gereken bir ödevi aslında göz ardı etmiş oluyoruz, çalışmak! İşverenler, işçilerine onların bedensel, zihinsel, düşünce ve becerilerine dayalı ya da herhangi bir sanat icraat etmekteyse profesyonel becerilerine karşılık ücret ödemektedir.
Düzenli olarak uykusunu alamayan bir işçi işini hak ettiği gibi karşılayamamaktadır, ya da yerine getirememektedir. Düzensiz uykusuzluk üzerine bir de açlık eklendiğinde işin aksaması ya da hatalı olması kaçınılmaz olmaktadır. İşte bu gibi durumlarda işvereniniz sizden savunma ister ise ‘Oruçluydum, sahura kalktım’ gibi bahanelerde bulunmayın, yargı kabul etmiyor! Bizden söylemesi…
ARA DİNLENMESİ KALDIRILARAK, MESAİDEN KISILAMAZ!
Çoğu işyeri ramazan ayına özgü bir uygulama ile öğlen yemek yenilen saati kaldırarak iş çıkış saatinden düşmektedir. Ama unutulmamalıdır ki öğlen ara dinlenmesi sadece yemek yemek için verilmiş bir ara değildir.
Ara dinlenmeler 4857 sayılı İş Kanunu gereği çalışma saatlerine oranla belirlenmiş olup kullandırılması zorunlu sürelerdir. İşçinin ara dinlenmelerinde yemek yiyip yememesi ya da çay içip içmemesi ara dinlenmenin varlığını ortadan kaldırmaz.
Ayrıca 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da ara dinlenmeleri zorunlu kılan bir kanundur ki işçinin işini sağlıklı yerine getirebilmesi için yeterince dinlenmiş olması gerekir. İşyeri tehlike sınıfı az ya da çok tehlikeli olsun işgücü sisteminin ayrılmaz bir parçası ara dinlenmelerdir ve ara dinlenmeler besin tüketmeseniz bile beden sağlığı için önemli olduğundan kaldırılamaz.
Öğle arası veya diğer dinlenme süreleri kaldırılmış olan bir iş yerinde meydana gelecek olan iş kazasında işverenin kusuru öğle arasının kaldırılmasından ötürü artacaktır. Bu durumda cezai yaptırımlar da kusur oranınca artarak uygulanacaktır. Ayrıca öğle arası kullandırılmayarak, akşam öğle arası saati kadar erken çıkarılma uygulaması da Yargıtay kararınca kabul edilmemektedir.
İŞVEREN RAMAZAN BOYUNCA İŞYERİNİ KAPATARAK YILLIK İZİN KULLANDIRABİLİR!
Ramazan ayı dolayısıyla işlerinde azalma olan işletmeler Ramazan ayı boyunca işyerindeki faaliyetlerini durdurarak tüm personelleri izne çıkarabilir. Yıllık ücretli izin yönetmeliğince Nisan ayı başı ile ekim ayı sonuna kadar işveren tüm personellere ya da bir kısım personele toplu izin kullandırabilir. Belirtilen durumda, ramazan ayı boyunca işyerini kapatacak olan işyerinde tüm personellerin bir aylık yıllık izin süresini hak ediyor olması gerekmektedir, aksi takdirde 14 günlük izin süresi olan bir personele 16 günlük ücretli izin vermiş sayılacaktır.
RAMAZAN KOLİSİ SİGORTA PRİMİNDEN MUAFTIR!
İşyerlerinin pek çoğunda Ramazan ayında işçilere ramazan paketi yâda kolisi şeklinde ayni yardımlar yapılmaktadır. Son dönemlerde süpermarketlerin hediye çeklerinin de bu amaçla kullanıldıkları görülmektedir. Bu durumda, ramazan kolisinin net bedeli brüte çevrilecek ve çalışanların bordrolarında gösterilecektir. Ayni yardımın gelir vergisi ve damga vergisi hesaplanacaktır. Bu tutarlar SGK bakımından prime esas kazanca dâhil edilmeyecek ve işsizlik sigortası da hesaplanmayacaktır.
Bununla birlikte, işçilere ramazan ayında ayni yardım yerine nakdi yardım yapılması da mümkündür. Aynı şekilde nakdi yapılan yardımdan gelir vergisi, damga vergisi kesilmesi gerekmektedir. Fakat nakdi yapılan yardımlardan ayrıca sigorta priminin de kesilmesi zorunludur. Ramazan ayında işçisine ayni ya da nakdi yardım yapan ve bunu bordroda göstermeyen işverenler herhangi bir denetim sırasında idari para cezası ile karşılaşabilirler.