Murat Akdoğan, Baymak’ı batarken kurtardı, İngiliz Baxi ile ortak oldu. Ancak Akdoğan çok çalışmanın bedelini ağır ödemiş. Türkiye’de yanlış tedavi gördüğünü, ambulans uçakla Amerika’ya giderek canını kurtardığını söyleyen Akdoğan, ’sistemi değiştirme’ iddiasıyla sağlık sektörüne girdi. İncirli’de Ethica Hastanesi’ni açan Akdoğan, “Bu ülkede sanayiciler çok dürüstmüş, bunu sağlık sektörüne girince anladım” diyor
Murat Akdoğan’ın hikayesi kitap olacak cinsten. Tam bir sıfırdan ayağa kalkma öyküsü. 24 yaşında mühendis olarak girdiği Baymak’ın patronu olan, Baymak’ı ayağa kaldıran adam Akdoğan. Başarı için neredeyse çalışmaktan hayatını kaybedecek noktaya gelmiş... Baymak’ın 40’ıncı yılını geçtiğimiz hafta kutladılar. Hızlı konuşan, işini çok sevdiği her halinden belli bir kişilik Akdoğan. 5 çocuklu ilkokul öğretmeni bir babanın oğlu. Ailesinin bir tarafı Arnavut bir tarafı Urfalı. ’Bende Arnavut inadı vardır’ diyor gülerek.
Sizin için tam bir sıfırdan başlayıp yükselme öyküsü desek yanlış olmaz değil mi?
Olmaz. Ben ilkokul öğretmeni bir babanın oğluyum. Ve artık bitti denilen Baymak’ı yeniden kurdum.
Kaç yaşında çalışmaya başladınız?
13. Kendimi bildiğimden beri çalışıyorum. Hem çalıştım hem okudum. Turizm rehberliği yaptım, folklor hocalığı yaptım, amelelik de yaptım.
İnşaatlarda mı çalıştınız?
İlkokul öğretmeni babam bize her şeyin yapılabileceğini öğretti. Babam 10 daireli apartman yapmıştır. Bunu da tamamıyla kendisi başarmıştır. Annem amele, bizler çırak, kendi ustalık yapmıştır. 7 yaşındayken temel attık. Okuldan çıkıp ev yapmaya giderdik. O yaşam biçiminden geliyorum. Üniversitedeydim evler bittiğinde.
Babanız gerçekten de farklıymış...
Gerçekten çaba gösterirseniz yapamayacağınız şey yoktur. Babam bize bunu öğretti. İnşaat işini bilmezdi, Okuldan çıkıp inşaat yapanların yanına gider, işi öğrenir gelir bize anlatır dı. Yıllar sürdü inşaatın bitmesi. Çocukluğumuz, gençliğimiz o inşaatla geçti. Üniversiteye gidene kadar yaptık daireleri. Babam o daireleri bize vermedi. Hepsi benim dedi. Biz kira vererek o evlerde oturduk. Ne zaman bizlerin birer evi oldu babam bize evleri verdi.
Babanız şimdi sizinle gurur duyuyordur...
Babam en çok ben üniversitede ders vermeye başlayınca mutlu oldu.
Siz Baymak’ta işe başvururken ’Olağanüstü iş modellerim var’ demişsiniz. Onları nasıl etkilediniz?
Baymak’a başvururken, ’Fabrikayı göreceğim önce’ dedim. Gazetede ilanda gördüm, mühendis aranıyordu. Fabrikayı gezdikten sonra yöneticilere farklı bir iş modeli önerdim. O dönemde patronlar bir üniversiteden benzer bir çalışma istemiş. Üniversite çalışmasını verdi, ben de verdim. Patron farklı yöntem önerdiğimizi görünce benimkine daha çok inanmış ve beni işe aldı. Söylediklerimi bir yıl içinde yaptım ve fabrika müdürü oldum.
Kaç yaşındaydınız?
26. Bu arada 24 yaşında da evlenmiştim. Bir yıl sonra da kızım olmuştu.
İhtilal yapan kumandan!
Baymak’ı ayağa nasıl kaldırdınız?
Baymak’ı kurtarmak için kolları sıvadığımda 26 yaşındaydım. Başarısızlık benim değildi. Gerçek kapasitemi görmek istiyordum. İhtilal yapan komutan gibiydim. Fabrikaya giremiyorduk. Bir atölyede benimle birlikte 4-5 işçi kalmıştı. Üretime devam ettik.
Koca fabrika gidiyor, borçlar var...
Yaptığımız Don Kişot’luk gibiydi. Firma sahipleri için bile umut, o gün için çok uzaktı. Kararlılık ve azimle başardık. Çok bedel ödedik. Fabrika yok, bayi yok yalnızca borç vardı. Sistem Pazarlama’yı kurduk. Bu şirket Baymak’ın yaklaşık 20 milyon dolar borucunu ödedi. Baba gibi bağlı olduğum Koray Bayraktaroğlu, Baymak’ın yüzde 20 hissesini bana verdi. Mucizevi görünen bu süreç, Türkiye’ye girmek isteyen yabancıların da dikkatini çekti.
Almanlar devreye girdi...
Evet. 1998’de Almanlar Baymak’ın hisselerine talip oldu. Benim genel müdür olarak kalmamı şart koşarak yüzde 85 hisseyi Wolf Group aldı. Wolf satıldı, Baymak için Baxi teklif verdi. Baxi, yıllardır çalıştığımız bir gruptu. Baymak’ın Almanlar’daki hisselerini beraber aldık. Tabii yine genel müdür kalmam şartıyla.
Hedefiniz nedir?
Baymak büyümeye devam edecek. 2010’da yeni fabrikamızla 2 bin çalışanımız olacak. Şu anda 600. İhracatımız 35 milyon dolar. 2010’da 100 milyon dolar olacak. 15 yıl önce çalıştığım kuruluşu dünya şirketi haline getirmek ve sahibi olmak istiyordum. Başardım.
Gençliğinizde patron olmayı çok hayal etmiş miydiniz?
İyi bir yönetici olmak istiyordum. Hak ederek, o iş yerine sahibi olabilmeyi hedeflemiştim. İnanıyorum ki; fırsatlar insanların karşısına her zaman çıkar. Yararlanabilmek için hazır olmanız lazım. Mutlaka taktikler, planlar önemli, ama önce hayal etmek lazım.
Sağlık sektörüne neden girdiniz?
Ethica İncirli Hastanesi’ni kurdum, çünkü bu sektörün değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Ablam yanlış teşhis nedeniyle yaşamını kaybetti. 46 yaşındaydı. Ben yanlış tedavi gördüm. Ambulans uçakla Amerika’ya giderek canımı kurtardım. Türkiye’de tüberküloz teşhisiyle tedavi edilmeye çalışılmıştım. İnsan bunları yaşayınca farklı gözle bakıyor. Hastalar güvenmiyor.
Sizin hastanenizde farklı olan ne?
Hastalar hastaneye gittiklerinde soyuluyorlar. Devlette en çok sağlık sektöründe dolandırılıyor. Etik en son sırada. Gördüm ki sanayiciler bu ülkenin en namuslu insanlarıymış. Hastanecilik demek hemşire demek. Doktor operasyonu yapıp gidiyor. Hastayla ilgilenen hemşire. Ben yüzde 90’ı üniversite mezunu hemşire çalıştırıyorum. Mükemmel cihazlar koyduk. İyi hizmet de veriyoruz. Tıp merkezimiz inşa ediliyor.
ÜNİVERSİTE YATIRIMI İSTİYORUM
Murat Akdoğan, üniversite kurmayı çok istediğini söylüyor ve ekliyor: “Bir öğretmen ailesinin çocuğu olarak beni bu dünyada en çok bu tatmin eder. Yapıp kamuya sunmak istiyorum. Planlıyorum. 2010 yılından sonra üniversitemiz de hayata geçer.” Akdoğan’ın çok istediği bir şey daha var: Dede olmak. “İki çocuğum var. Çok genç evlendim. Baymak’ı kurtaracağım diye çok çalışmaktan çocuklarıma zaman ayıramadım. Dede olmak istiyorum. Şimdilik hastanede yeni doğan ünitesinde gördüğüm bebekleri severek idare ediyorum” diyor.
‘Hâlâ günde 14 ilaç içiyorum’
Murat Akdoğan ölümden dönmesine neden olan olayları şöyle anlatıyor: “Başarılar mutlaka bedel ödeyerek kazanılıyor. Çalışmaktan vücudum iflas etti. Türkiye’de yanlış tedavi gördüm. Tüberküloz dediler. Ben günde hâlâ 14 tane ilaç içiyorum. 1994 yılında geçirdiğim hastalıktan kalan bir şey bu. 1994’te Türkiye’den ambulans uçakla koma halinde Amerika’ya giderken yaşamaz diyorlardı benim için. Beynimin ortasında 4 cm. çapında bir mikrop vardı. O hastanenin kayıtlarına göre yaşama şansını yakalayan 14 vakadan biriydim.
Doktorlar, ilaç tedavisinin bir tam yıl kesintisiz süreceğini söyledi. Bir yılın ilk altı ayında evde serum tedavisi devam edecekti. İki ayda bir kontrole gitmem gerekiyordu. Bu süre sonunda değerlerin normale gitmesi durumunda ikinci altı ayda günde iki-üç saati geçmemek koşulu ile iş yaşamına dönebilecektim. Ben orada yaşam mücadelesi verirken Baymak’ta birlikte mücadele verdiğimiz iki genç arkadaşımızı trafik kazasında yitirdik. Ben Türkiye’ye döndükten sonra öğrenebildim. Beni yeniden hayata, eskisinden de güçlü bağlayan bu hazin olaydan hemen sonra, 6 ay evden çıkmaması gereken ben, sabah sekizde serumu çıkarıp işe gidiyor, akşam eve dönüp serumu bağlıyordum ertesi günün sabahına kadar.”
EN ZOR GÜNÜM
Fabrikanın kapısından giremediğim gün
Her şeyden fedakarlık ederek çalıştığım Baymak’ın bir gün kapısının içinden giremedim. Çok çalışıyordum. Kızım 1 yaşına gelmişti daha onunla uyanamamıştım. O kadar özverili çalışırken bir anda olanlar şoktu. Sonraki zorluklar ise artık benim için aşılması gereken engellerdi.
‘Çok uzun yıllardır tatil nedir bilmedim’
Hâlâ saat 08.30’da çalışanlarla birlikte işe geliyorum. Bir türlü daha fazla uyumayı öğrenemedim.
Böbreklerimden dolayı kilo almamam lazım. Herkes görüntüyü kurtarmaya çalışıyorum sanıyor. Giyimime özen gösteririm. Daha çok İtalyan markalarını tercih ediyorum.
Bayram tatilleri tatil benim için. Çok uzun yıllar tatil yapmadım. Dünyanın değişik yerlerini görmeyi istiyorum. Uzakdoğu’dan çok etkilendim. Yaşam biçimlerinden, hizmet anlayışlarından çalışkanlıklarından etkilendim. Artık geziyorum tatillerde.
Başarı zorluklardan beslenerek geliyor. Zorlukla karşılaşmayanlar başarılı olamıyor. Benim çocuğum Baymak’ın sahibinin çocuğu olarak büyüdü benim kadar başarılı olmasını onlardan bekleyemem.
Baymak’ın patronu hastane kurdu
Murat Akdoğan, Baymak’ı batarken kurtardı, İngiliz Baxi ile ortak oldu.
Haberin Devamı