Geçtiğimiz akşam Zorlu PSM’deki sezonun son konserine gittik. Biletleri günler öncesinden tükenen Damien Rice’ı en son One Love sahnesinde izlemiştim ve Türkiye’de ciddi bir hayran kitlesi olduğunu orada da kanıtlamıştı. Malumunuz konserler bir bir iptal olurken Damien Rice’ın İstanbul’a gelmiş olması çok önemliydi. Sanatçı konserin bir bölümünde sahnesini seyircilere açtı ve üç şarkıyı beraber seslendirdi. Rice, aynı zamanda konseri Facebook sayfasından da canlı olarak yayınladı. Konserin bir yerinde ondan önce çıkan Gyda Valtysdottir’i sahneye çağırdı. Gyda çellosu ile müthiş bir ahenk içinde sanatçıya eşlik etti. Suskunluğu ve aksiliği ile tanınan Damien, fazlasıyla konuştu ve şarkılarının hikayelerini oldukça içten bir şekilde anlattı. Türkiye’ye gelme kararı ile ilgili “Buraya gelip gelmeme konusunda kararsızdım. Burada yaşayan arkadaşlarımdan fikir aldım. Gyda’nın bu güzel şehre tutkusu ve iknasııyla karşınızdayım” dedi.
Gyda’nın ise Türkiye ile olan bağı James Hakan Dedeoğlu’nun müzik projesi TSU! ile... TSU’nun ikinci albümü olan H.M.S. Angora’ya çellosu ile eşlik ediyor. Varmak istediğim nokta müzik piyasasına Bant dergisi ve ekibinin yaptığı katkı... Hakan aynı zaman da Aylin Güngör ile online ve basılı olarak yayınlanan Bant Mag’in kurucularından. Elijah Wood, Beirut, Efterklang, Beirut ve Brazzaville gibi sanatçı dostlarına Türkiye’deki müzik sahnesinin gelişimini çok iyi anlatıp, bu topraklardaki müziklerin ne kadar engin olduğunu gösteriyorlar. Burada çalmaları için onlara cesaret veriyorlar. Müzik sektörünün bir-iki adım ileri gitmesi için bencilliklerimizi, egolarımızı bir kenara koyup olanca gücümüzle buradaki gençlerin müziğe ne kadar ihtiyacı olduğunu yabancı müzisyenlere, menajerlere anlatmamızın vakti geldi...
Neden böyle oluyor?
Geçtiğimiz hafta, yeni iki single’ı dinledim. Onurr’un Ruj şarkısı... Bir önceki single’ının kopyası gibiydi. Onurr’un pop müziğe getirdiği ivmeyi her zaman çok beğenmişimdir. Ama Ruj ne yazık ki single parlaklığına sahip bir şarkı değil. Ardından da Ferman Akgül’ün Pascal Nouma ile yaptığı düet “Dırdır”ı dinledim. Bu kadar mı birbirinden alakasız sözler olur... Hiçbir heyecanı olmayan şarkılar. “Yaz bitmeden her yerde çalsın, seneye zaten kimse hatırlamaz” şarkılarını neden yapıyorsunuz? Bu iki ismin işlerine pür dikkat yaklaştığım için büyük bir hayal kırıklığına uğradığımı belirtmeliyim. Seneye hatta kışa kalmadan bu iki şarkıyı da sanırsam kimse hatırlamayacak.
Bu yazın pop klasmanındaki müzisyenler arasında en iyi işi Kenan Doğulu’nun çıkardığını söyleyebilirim. “İhtimaller” albümünde Doğulu, ülkenin en iyi caz müzisyenleri ile kült olmuş şarkılarını yeniden seslendirdi. Sanatçı bana göre kendi kariyerine saygı duruşu niteliğindeki albümünde sesini müzisyenlerin ahengine uydurmayı çok iyi bilmiş. Şarkıların bu yeni hali katiyen kulağınızda rahatsız edici bir iz bırakmıyor. Aşk Oyunu şarkısını dinlerken geçmişe dönüyorsunuz hem de öyle karanlık olmayan. Pazar albümü olarak önerimdir.