Müziğe en son ne zaman para harcadınız? Spotify ya da Apple Music üyeliğinizi yenileme için yaptığınız o ufak harcamadan bahsetmiyorum. Dijital ortamdan bir albüm ya da plak aldınız mı, konser biletine para harcadınız mı? Dinlediğiniz sanatçılar için ne kadar çaba sarf ettiniz? İşte bu döngüyü kıracak muazzam bir proje ile sizi tanıştırmak istiyorum.
90’larda Türkçe sözlü rock müziğin temelini atan Yavuz Çetin ve Kerim Çaplı... 1991 yılında Yavuz Çetin ve Batu Mutlugil tarafından kurulan Blue Blues Band, basta Sunay Özgür ve davulda Kerim Çaplı’nın katılımı ile şimdinin müzisyenlerini bile etkileyen işlere imza attı. Kerim Çaplı ve Yavuz Çetin’in trajik sonları ile grup dağıldı ve geride kalanlar başka müzikal maceralara yelken açtı. Bu iki dahi müzisyenin hayatları ve müziğe karşı tutkuları ise her zaman merak konusu oldu. Yönetmen Sertan Ünver bundan yola çıkarak Çaplı ve Çetin’in geçmişini “Blue” belgeseli ile gün yüzüne çıkartıyor. Filmde Blue Blues Band’in diğer üyeleri Batu Mutlugil ve Sunay Özgür, o günleri, grubun serüvenini ve Yavuz ile Kerim’i anlatıyorlar. Filmde Mutlugil ve Özgür’ün yanı sıra, Yavuz Çetin’le Kerim Çaplı’nın arkadaşları, aile fertleri ve önemli müzisyenler de yer alıyor. Ama bir sorun var. Blue Blues Band, genellikle yabancı şarkıları cover yapan bir gruptu ve eski kayıtlarda bulunan şarkıların çoğu için ciddi bir telif ödenmesi gerekiyor. Blue belgeselinin yapımcıları da şu duyuruda bulunuyor, “Blue Blues Band’in hem Türkiye müzik tarihine olan katkısının altını çizmek, hem de Çetin ile Çaplı’nın anılarını ölümsüzleştirmek amaçlıyoruz. Blue Blues Band’e ve o dönemlere yakışır bir deneyim yaratmak adına post prodüksiyon ve yabancı müzik telif hakları için kullanılacak bir de kitlesel fonlama kampanyası başlatıldı. Blue Blues Band severlerini, 20.000 Euro hedefli bu Indiegogo kampanyasına katılarak filmin tamamlanmasına katkıda bulunmaya sizi davet ediyoruz.”
Bu kampanyaya katılarak ve belli bir ücret ödeyerek Blue filminin yapımcılarından biri olma şansına sahip olabiliyorsunuz. Türk rock tarihinin beyazperdede layığıyla yer bulması ve Yavuz ve Kerim’in simgesel anısına sahip çıkmak için inanılmaz bir fırsat. Bu arada iki müzisyenin Amerika maceraları, birçok önemli isimle yapılan röportajlar tamamlanmış durumda. Ama telif hakları sandığınız kadar ucuz bir şey olmadığından ister istemez bütçesel olarak bu filmi tamamlamakta sıkıntı yaşıyorlar. Hepimizin hayatının bir noktasına dokunmuş bu önemli müzisyenlere saygıda kusur etmeme vakti geldi!
Emre Kula’dan Rock’n Roll
Geçtiğimiz gün mail’ime Emre Kula’nın ilk solo projesinden Find The Will şarkısı düştü. Bazı müzisyenlere dair önyargılarım olduğu doğrudur. Şarkıyı açarken de aynı önyargı kafamda dolanıyordu... Kes grubu ile yaptığı başarılı işleri bilen biriyim, gitar çalışındaki ustalığı da... Ama Emre Kula’nın nasıl bir sesi olduğunu, İngilizce şarkı söylemeyi nasıl başarabildiğine dair fikrim olmadığı için önyargılar burada devreye girdi. ‘Theory of Change’ albümünün bu ilk teklisi ve Kula beni şaşırttı. Şarkının sololarındaki incelikli trafiği, heyecanlı vokalleri rock’n roll ruhuna yakışır hareketliliği ile sesi sonuna kadar açıp dinlemeli bir şarkı ortaya çıkmış. Kula’nın müzikal ivmesini takip etminizi öneriyorum.