Oh be!
Neşem yerine geldi!
Canlandım...
Üzerimden bir yük kalkmış gibi...
Elime bir yumurta alıp Siyasal’a gitmek geldi içimden.
Orada olmak istedim.
Açıkça yazayım; keyiften mi ne, bugün canım hiç sağduyulu, istikrarlı, dengeli falan olmak istemiyor...
Duygu ve düşüncelerimi süzgeçten geçirmeye de hiç niyetim yok.
“Hükümet akıllı davranmalı, gençler de dolduruşa gelmemeli” gibi beylik sözlerle işim olmaz!
Herkesin hemfikir olduğu orantısız gücün gerçekten de ne kadar orantısız olduğunu bir kez de ben anlatmak istemem...
Sanki kimse bilmiyormuş gibi...
Burhan Kuzu’ya, “Böyle bir protesto olacağını bile bile niye oraya gittiniz?” diye sormam, alacağım cevabı bilirim.
Allah şaşırttı herhalde der, geçerim!!
Ama o sahneyi tekrar tekrar her izlediğimde kahkahayı basarım, o ayrı...
“Gençler yumurta attı diye SBF Dekanı niye istifa etsin? Ne alakası var” diye sorgulamam. Hırsını muhatabından değil de, gücünün yetebildiğinden çıkaranlara alışığım.
Ha, bir de bilirim ki, hükümetin dekanı gelse, ne yapacak? Herkesin cebinden yumurta mı çıkaracak?
Yumurta mı dekandan, dekan mı yumurtadan çıkacak?
Ona sorma, buna inanma...
Eee?
Geriye ne kalıyor?
Elime yumurta almaktan başka...
Gençlerden etkilendim herhalde...
Onlara özendim.
Kimbilir belki de öyle olmayı özledim.
Öyle birilerini görmeyi, duymayı özledim. Çocuksu bir heyecana kapıldım.
Aynı heyecanı Tekel işçilerinin protestosunda da duymuştum. O zaman da neşem yerine gelmişti. Yalnız olmadığımı anladığımdan mı ne?
Ne tuhaf!
Oysa kendimi bildim bileli, sıkı bir kapitalistim.
O halde bugün neden neşeliyim?
Neden o sahneyi gördüğümde gülüp duruyorum?
Kimseden çıkarı, korkusu olmadan içinden gelenleri anlatan, en azından anlatmaya çalışan birilerini gördüğüm için mi?
Yoksa...
Hükümetin korkutamayacağı, sindiremeyeceği, baskı altına alamayacağı birilerinin varlığı mı hoşuma gitti?
Daha doğrusu ona kafa tutan birilerinin olması...
Her şeye rağmen...
Yumurta mı dekandan dekan mı yumurtadan?..
Haberin Devamı