Yorgun yorumlar...

Haberin Devamı

Bütün beklentilerden uzak, “yorgun ilişki” üzerine ben yazacaklarımı yazdım.

Şimdi sıra sizde...

Kiminiz yorgun, kiminizde de libido hâlâ tavanda!

Ben...

Araftayım.

Ama hâlâ size laf yetiştirebilirim.

***


-“Bi şey beklemeyin, günlük yaşayın. Gelen gelir, giden gider, 35 yaşından sonra da ne ilişkisi bekliyorsunuz? Herkes genelde evli oluyor, ağaç kavuklarına isim yazmayı mı hâlâ hayal ediyorsunuz!!! Kendinize dürüst olun!”

(Ne 35’i??? 35 olsa iyi! Çoğumuz 40’ından sonra bekliyoruz. Ama ağaç kavuklarından vazgeçeli çok oldu! Yorgun ilişkiye geçiş yaptık.)

-“Baharı bekleyen kumrulardan birisi yorulmamış birisi de yorulmuşsa diğerini de yorana kadar durmak yok, yola devam diyeceksiniz; aksi halde arıza çıkar.”

(Biz arızalı malları tamire vermiyoruz artık! Atıyoruz! Yenisini alıyoruz. Ama artık ucuz mal almak yok!)

-“Yaşamları inkârdan, kelime oyunlarından, bencillikten, hayattan maksimum keyif ve tat için “her şeyi yaparım” felsefesinden ibaret olan tek canlı KADINLARDIR. Herkes tarafından sevilme hastalığına tutulmuş, sürekli ilgi ve ego peşinde koşan, güzellikten başka bir şey düşünmeyen hatta bir erkeği elde etmek ve kontrol altına alıp anne olmaktan başka hiç (...)”

(İnanın ben kesmedim, uzun olduğu için yarım kalmış herhalde. Ama niyetini anladık. Kadınlara saydırıyor ama saydırdıklarında kötü bir şey görmedim ben! Arsız değil, hırsız değil; güzellik, zevk peşinde koşmanın ne kötülüğü var?)

-“Dilek Önder Bacı. 3 Mayıs tarihli ‘1 saniye lütfen’ başlıklı yazınızda ‘yazarım ha’ dediniz. Ara sıra olsa da siyaset yazmanızı bekliyoruz. Bizi sevindirin. Selamlar olsun, sağlık ve esenlikler dilerim.”

(Seni mi kıracağım! Yazayım: ‘Siyaset çok sıkıcı, yalancı, herkesin anladığı, bildiği bir konu. Değil mi?)

-“Dilek Hanım cemaat ve tarikatlara göre, kadının ayakkabı topuğundan çıkan ses erkekleri tahrik ediyormuş ve bu yüzden kadınlar günaha giriyorlarmış. Bir de bu konuyu işleseniz, köşenizde diyorum.”

(Tamam sen işlemiş oldun işte! Daha ne diyebiliriz ki! Zaten birilerinin istediği de ‘bu konular tartışılsın ve alışılsın’ değil mi? Yeter bence!)

-“Ne güzel; sorun yok, sorumluluk yok. İnsanlar mutlu olur zannediyon. Zanda HAK’tan bir şey yoktur. HAK yoksa mutluluk asla yoktur. Senin bu anlattıklarının insanla hatta hayvanla bile ilgisi yok.Takipteyim.”

(Biraz daha okursan anlattıklarımın hayatın, insanın ve hayvanın ta kendisi olduğunu anlayacaksın. Takipte kal!)

-“64 yaşımdayım şükür henüz bir sorun yok. Arada on yıllık bakımı yaptırın faydası vardır.”

(On yıllık bakım derken? Kendine mi, partnerine mi?)

-“Ihhh ıhhh... Bu da değil. Çok iyi niyetlisin:) Bir de illa adı ‘İlişki’ olacak değil mi ? Yenilgiyi, boş vermişliği ya da beklentisizliği bir kenara bıraksak artık. ‘İlişki’ diye bir şey olmadığını kabullensek daha kolay olacak sanırım...”

(O halde istersen ilişkinin adını değil, ilişki kelimesini değiştirsek! Ne fark eder ki? Bir şeyler yaşamayacak mısın?)

-“İçinde yeter ki aşk, sevgi ve sevişmek olsun da 2011’in de neşesi yerine gelsin.”

(Süpersin! Sen de olmasan, şu yorgun bahar günlerinde kendimizi bırakıverecektik. Teşekkürler...)

DİĞER YENİ YAZILAR