Üfff... Dün sabah kalkıp Taksim’deki manzarayı görünce omuzlarım düştü:
“Üffff...” dedim, “Üf!”
Hâlâ mı?
Hâlâ mı aynı söylem, aynı yöntem?
Seyret seyret aynı film! Üstelik kötü bir prodüksiyon, demode bir senaryo...
Sanki bir 12 Eylül, 28 Şubat vb. belgeseli izliyorum... TRT’den!
Senaryo aynı ama oyuncular farklı!
Belgeselin ilk bölümü...
Zaten akşam Tunalı‘dan belki de Kızılay‘dan evin içine kadar gelen gaz bombası seslerini dinleyerek kahrolmuşum... Her patlama sesinde içim cız etmiş...
Ama hâlâ bir umudum var; Başbakan görüşmeyi kabul etmiş, şu iki günü atlatsak her şey, herkes durulacak diye düşünüyorum. “Bir yol bulmuştur” diyorum. O zaman biraz rahatlıyorum. Ama uyanır uyanmaz, Taksim’in gaz bulutları içindeki hâliyle karşılaşınca...
Üfff... Diyorum, Üf! Yine mi aynı
senaryo!
Senkron tutmuyor...
Sonra Başbakan’ın grup toplantısında yaptığı konuşmayı dikkatle dinliyorum.
Başbakan iktidara geldiklerinden beri yaptıklarını anlatıyor. Oysa hepsini biliyoruz. Hatta anlatmayı unuttuklarını da...
Kötü dönemler geçirdiklerini anlatıyor. Onları da biliyoruz. Baş ortülü kadınların çektiklerini...
Evet.
Sanatçı, medya, sivil toplum örgütlerinden her daim bu muameleyi gördüklerini... Ve hâlâ aynı baktıklarını...
“Bize anlayış göstermediler” diye haykırıyor.
Oldu-olmadıya girmeden, böyle hissediyorlarsa, sadece böyle hissettikleri için bile haklıdırlar diyorum.
Ekonomimiz iyi diyor...
Evet, iyi.
Terörü bitirme sürecinde kararlılıkla ilerlediklerinden bahsediyor.
Doğru.
Evet, diyorum. Da, ötesini anlayamıyorum....
Bizden önceki veya bizim dışımızdaki ve gençlerin hiç alakası olmayan bir dönemin cezasını şimdi “Yeni Türkiye” neden ödesin ki?
Hiçbir siyasi gruba dâhil olmayan, marjinal gruplarla hiç ilgisi olmayan Yeni Türkiye’nin...
Bir kısmımıza bunları siz öğrettiniz, bir kısmı bunları sizde gördü, bir kısmının da zaten eskilerden haberi bile yoktu.
Nasıl olduysa oldu ve biz değiştik.
Biz yeni Türkiyeyiz...
Yeni Türkiye’ye uyum sağlayanlarız.
Tunalı’da ve Taksim’de biz de varız.
Ama...
Bu yeni Türkiye’ye eski yöntem ve söylemler hiç yakışmıyor.
Uymuyor! Senkron tutmuyor bir kere!
Böl - yönet taktikleri, düşmanlar icat etmeler, marjinallerin oyununa gelmeler falan... Tam herkes birleşmişken hem de!
Yeni bir yöntem ve söylem bulunamaz mıydı?
Üff... Üf!
Yine mi başa döndük?!!
Yeni Türkiye’ye eski yöntem
Haberin Devamı