Bugüne kadar;
Çok yıprandık...
Çok ağladık...
Çok bozguna uğradık...
Çok aldandık...
Çok yenildik...
Ama;
Çok büyük heyecanlar da yaşadık...
Çok âşık olduk...
Çok seviştik...
Çok güldük...
Başka?
Bu kadar mı?
Çok kilitlendik...
Çok dik durduk...
Ruh ikizimizi bulamadık ama olsun!! Bulmuş kadar olduk:))
Yani;
Geliştik ve değiştik...
Öğrendik ve sindirdik...
Yani aslında ne biliyor musun?
Yenilendik!
Aynılarını bir daha yaşayamayız. Yaşasak da o eski tadı almayız.
Düşünsene bir daha birisi için o kadar üzülebilir misin?
Ben sana söyleyeyim: Hayır.
Bir daha aynı heveslerle heyecanlanabilir misin?
Onu da söyleyeyim: Hayır.
Hatta bir daha aynı saflıkta sevişemezsin bile! Ha, ama bütün bunlar bir daha hayattan zevk alamazsın anlamına da gelmiyor! Hemen içinizi daraltmayın.
Sadece şunun idrakına varmak gerekiyor: Onların hepsi zaman aşımına uğradı. Geçersiz!
Yani o duyguların peşinden ayrılma zamanı... Sıra yenilerde...
Yeni duygularda...
Yeni zevklerde...
Dün, “Eski neşemizi arayacağımıza, yeni sevinçler yaratalım. Yeni kafayla eskileri aramak, eskilerden zevk almaya çalışmak saçma değil mi?” diye yazarken aklıma geldi:
Şimdi oturmuş, geçmişteki kötü anıları ayırıp aralarından iyilerini seçerek onları istiyoruz. Onları özlüyoruz.
Biraz aptalca değil mi?
Hatta biraz da arsızca...
Sen olmuşsun artık, feleğin çemberinden geçmişsin, saf-temiz bir ilişki istiyorsun mesela...
Olur mu?
Olmaz.
Olmasın da zaten! İlişkiye, karşındakine yazık! Sen en olmayacak şeylerin altından kalkmışsın, basit bir jestten artık zevk alabilir misin? Hayır.
Ne büyük yalanlarla dolanlarla başetmişsin, karşındakinin bakkal hesabını mı görmemezlikten geleceksin? Eee?
O zaman neyin peşindesin?
Bırak! Geçmişin zevklerini geçmişte bırak!
“Eee? Yani n’apacaz şimdi?” diye mi soruyorsunuz?
Heh hee... Ben de aynı soruyu soruyorum.
Yatcaz şimdi! Napcaz!
Bulursan!!!
Bulursun da... İşte olay orada zaten! Yeni sen’le yeni zevkler alabileceğin, yeni heyecanlar yaşayabileceğin biri... Yoksa eskisi gibi...
Tıh!
Bu saatten sonra yok aradı da aramadı da, telefonu kapalı da, açık da...
Yok! Olmaz değil mi?
E ne olur?
Önce ne olmayacağına bakalım... Sonra, elimizde kalanları değerlendirelim.
Belki kalanlardan zevk alırız.
Yeni zevkler yaratırız.
Neden olmasın?
Yeni kafayla eskileri aramak...
Haberin Devamı