Haberin Devamı
“Tatildeyken Türkiye’yi ve buradaki gündemi şu kadar özlemedim” dedim ya, ama bugün fark ettim ki başka bir şeyi özlemişim.
Sizinle dalaşmayı...
Gelen yorumlarla uğraşmayı...
Sırf bu yüzden yalnız yaşamakla ilgili dün sizden gelen mail ve yorumlarınıza takılacağım, izninizle...
- “Hıncal Uluç “Eve gelince kapıyı hep anahtarla açarsın, içerden biri açmaz.” da der. Hazret bunu unutmuş.”
(Derdin bu olsun! Ama bir de kapıyı açana sormak lazım. Tam tuvaletteyken çalan kapıya yetişmeye çalışanlara... Cebinde anahtarı varken kapı çalmayı bencillik olarak görenlere...)
- “Feminist değilim ama, Türkiye’de kadınlığın eziklik ve seksapel patlaması kutuplarında toplaştığı günümüzde...”
(Cümle başka bir konuyla devam ediyor ama bu kısmı çok hoşuma gitti. Ayrıca işlememiz lazım. Kadınların eziklik ve seksapel patlaması kutuplarında dolaşmalarını...)
- “Yalnızlığı oldum olası sevmiyorum. Sanıyorum ki yalnız yaşamayı da sevmeyebilirim. Yalnızlık sadece Allah’a mahsus bir şey. Bence yalnızlıktan hoşlanıyorum diyen insan kendini kandırıyordur.”
(Tek başına yaşamak, yalnızlık değildir diye başlık bile attım ama... Yani evde beş kişi yaşarsın ama kendini yalnız hissedebilirsin veya tek başına yaşarsın ama hiç de yalnız değilsinidir. Yalnızlık kaç kişiliktir ki?)
- “İnsanoğlu doğar, büyür, eş edinir, çoğalır ve vadesi dolunca yaşama veda eder. Doğada canlılar devamlı çift olur. Tek olanlar yalnızlığın müeyyidesine razı olmak durumunda veya kendine göre teselliler yaratmak durumunda olur. Kendinize iyi davranın.”
(Çok sıkıcısın. Zaten öyle doğada canlılar çift mift değil. Toplasan, insanı saymazsan, sayıları üçü geçmez. Ha, insanların hepsi senin dediğin düzende yaşasalardı icatlar olmazdı!)
- “Erkekleri bilmem ama kadınların umurunda olan ne kariyer ne de başka bişey. Kadının fıtratında aile var, eş- çocuk var. Aksini iddia edene inanmış gibi yapıyorum. Dank diye birilerine bişeyleri söylemek nezaket dışı ama gerçek bu. Yalnızlık belki bir dönem cazip gelir, ya sonra... Yıllar geçip gittiğinde... Kavga için olsa bile biri şart:)”
(Ya sonra... Yıllar geçip gittiğinde... Umarım ve dilerim senin yanında birileri olur. Ama sen yine de bu yazıları sakla, olmazsa tekrar okursun.)
- “Her ikisinin de olumlu, olumsuz yönleri var. Ben evliyim. Çocuklar, eş, eşin ailesi, benim ailem... Aksiyon eksik olmuyor. Hep bişeylere yetişmek, bişeylere geç kalmak arasında gidip geliyorum. Issız bir dağ başını özlediğim oluyor arada. Kardeşim yalnız yaşıyor, çok mutlu gelmiyor bana. Yalnız insanların bencilliği çok belirgin. Hesap verecek biri yok ki.”
(Biz ona ‘bencillik’ değil, ‘özgürlük’ diyoruz. Yoksa vericiyizdir...)
- “Akşamları çöp almak için gelen kişiye kapıcı demiyoruz, apartman görevlisi diyoruz.”
(Yok, kapıcı diyoruz da, yazarken ve okurken apartman görevlisi olarak geçmesini istiyoruz.)