Sen gitmezsen, o gelmez!

Haberin Devamı

Gitmek mi zor, kalmak mı? Soruya bak! Tabii ki, kalmak zor. Neresi ya da ne şartlarda olursa olsun, ‘gitmekte’ en azından bir hareket ve yenilik var. Zaten seçeneğin varsa ve gitmeyi seçiyorsan, hayıflanmanın anlamı da yok.

Ama kalansan...

Hele kalmak zorundaysan...

Hani kaç gündür “mola vermek”ten bahsedip duruyoruz ya, yine oraya geleceğim aslında... Mola isteyip gidenlerin yolu açık olsun, biz bugün kalanlarlayız...

Bekleyenlerle...

Zaten hep kalanlar mail atmış, gidenlerden tıs yok! Eee.... Yoğunlar herhâlde!

Kalanlar da, açıkça yazmak zorundayım, kusura bakmayın ama durumunuz içler acısı... Peki ne yapmanız gerekiyor?

Önce ne yapmamanız gerektiğini yazacağım. Zira çoğunuz yapmamanız gereken iki şeyden birini mutlaka yapıyorsunuz.

Birincisi, ona kızmak...

Bindiğin dalı kesme!

Kızman doğal da, kızgınlığını ondan çıkarman doğru değil. Kızdığın için ona ters ters davranman, kızdığın için ondan hırsını almaya çalışman. Hele hele “madem öyle, bende de böyle!” hareketleri bindiğin dalı kesmekten başka işe yaramaz. Öyle nispet yapmalardan bahsediyorum. Ters teper!

İkincisi de, kuzu kuzu onu beklemek... Yalakalık yapmak, ezilmek büzülmek ona kızmak kadar hatta belki daha fazla itici...

Her ikisi de, kızmak da, ezilmek de gideni rahatlatır. Kendisini hâlâ güvende hisseder. Çünkü her iki tepki de onunla ilgilidir. Onu çağırır. Çağrıldığından emin olan da, daha fazla şımarır.

Peki ne yapacaksın?

Tek yolu var: Sen de git!

Sen de gideceksin, başka çaresi yok! “Sen de git” derken, “Onu terk et”, “Sen de gününü gün et” anlamında değil!

Onsuz bir hayat kur. Onu bekleme. Kafayı onunla bozma. Sen böyle yaşadığın zaman, seni kaybetmeye başladığını anlayacak. İşte o zaman ya gelecek ya da gidecek! Arada derede yaşamaktan kurtulacaksın.

Yürü kızım diyeceksin!

Şimdi, “Böyle uzaktan ‘Git- gel’ demek kolay!” diyeceksiniz...

“Benim de aklım böyle diyor ama aklıma söz geçiremiyorum” diye bana kafa tutacaksınız... Ama...

İnsan bazen hayatta, kendi kendisini sırtından itmek zorunda kalıyor.

Paraşütle atlamak gibi... Öyle uçağın açık kapısının önünde duramazsın, kimse de seni itmez. “Yürü kızım”, “Hadi aslanım” deyip kendini atman gerekir...

Atacaksın başka çare yok! Atmazsan, korku içinde sinik ve gurursuz yaşarsın.

Ha, o gurur başkalarına karşı değil ha! Belki kimse bilmeyecek atladığını, belki herkes bilecek ama önemli olan kendi kendine gurur duyman.

Zorla kendini! Kalk sinemaya git! İmkânın varsa bir seyahate git! Arkadaşına, sergiye artık nereye olursa... Her gün başka bir yere...

Ama git! Gitmezsen, gelmez!

DİĞER YENİ YAZILAR