Kurbağanın içinden prens çıkar mı? Masala göre, “Evet“; kurbağanın içinden bir prens çıkabilir...
Peki gerçek hayatta? Geçenlerde Mehmet Y. Yılmaz‘ın köşesinde okumuştum; o günkü başlığı, “Kurbağanın içinden bir prens çıkarmak!“tı ve her masalın bir gerçekten çıktığını ve sonunda o gerçeğe referans olduğunu yazıyordu...
“Olabilir“ diyor yani... Gerçek hayatta da kurbağanın içinden prens çıkabilirmiş!
Bilen bilir, Mehmet Y. Yılmaz hep kadınlardan yanadır. Yan yanadır... Hatta çoğunlukla erkeklere kıssadan hisse hikâyelerle, “danalığın” lüzumu olmadığını hatırlatır.
İşte o günkü yazısı da bu mealdeydi...
Bu sefer Dean Martin‘in bir şarkısından yola çıkmıştı.
“You’re nobody till somebody loves you”
(Birisi seni sevene kadar bir hiçsin!)
Erkeklerden itirazlar gelince de o meşhur masalı hatırlatıyor:
“Hani bir prenses kendisini öpene kadar kurbağa gibi vıraklayıp duran prensin öyküsü var ya!”
Sonra da soruyor:
“Düşünün bir bakalım; kendinizi bir prens gibi en son ne zaman hissettiniz?“
Cevap şıklarını da yazmış:
“Maaşınıza zam aldığınızda mı, takımınız galip geldiğinde mi? Yoksa o çok özel kadının dudakları, dudağınıza değdiğinde mi?”
Yazıyı güzel bitirmiş ama...
Ama bu sorunun cevabı maalesef artık ‘o‘ değil!
O sorunun cevabı “O çok özel kadının dudaklarında“ değil!
Çünkü kurbağalar artık o eski kurbağalar değil!
Artık “Prensesini arayan kurbağalar” yerine “kurbağa arayan prensesler“ dönemindeyiz...
Ha çıktı ha çıkacak!
Bütün prensesler ayaklanmış önüne gelen her kurbağayı
öpüyor.
Öpüyorlar, öpüyorlar... Hatta bir kurbağayı birkaç prenses birden öpüyor...
Ama “tık” yok!
Vırak vırak vıraklıyorlar, içinden prens ha çıktı ha çıkacak...
Tıh! Çıkmıyor!
Çıkıyor da, çıkan prens değil! Fazla öpülmekten mi nedir, bu öpüşler onlarda danalaşmaya neden oldu.
Kurbağaların genetiği
bozuldu!
Hani portakal kokulu elma falan yapıyorlar ya, bunlarınki de o hesap; ama bunlar fazla öpülmekle aşılandılar...
Ortaya ne çıktı? Kurbağa görünümlü dana!
Ahhh, ah!
Nerede o eski kurbağalar!!..
Kokuları bile bir başkaydı!
Prensesini arayan kurbağalar...
Haberin Devamı