Geçen nisan ayında bir akşam, bir adamın Deniz‘i kaçırıp onu taşla, şişeyle dövdüğünden hiçbirimizin haberi yoktu. O akşam, adam Deniz’in suratını dağıtırken...
Kimimizin canı sıkılıyordu... Her şeyim var ama mutsuzum sendromuyla oynaşıyorduk...
Kimimiz dostlarımızla felekten çalınmış bir geceyi yaşıyorduk.
Kimimiz aldatıyor, kimimiz aldatılıyorduk...
Ertesi gün babası Deniz’i yüzü parçalanmış perişan hâlde hastaneye kaldırdığında...
Kimimiz o gün kaç kadının erkek şiddetine maruz kaldığını gazetelerden okuyor,
Yüzünü buruşturuyordu.
Sanki hiç kendi başına gelmeyecekmiş gibi!
Kimimiz de, istatistiklerle, kadın cinayetlerinin son 7 yılda yüzde bin 400 arttığını anlatıyordu.
Kendisi o yüzdenin çok dışındaymış gibi!
Deniz ameliyat olurken adam tehditlere başladığında... “Hepinizi öldüreceğim“ dediğinde...
Kimimiz dizi seyrediyordu, sıcacık evinde...
Kimimiz bir haber programında hakkını savunacak birini, ama hapishanede...
Adam, koruma kararına rağmen Denizlerin üst dairesini kiraladığında... Yani ölüm Deniz’e biraz daha yaklaştığında...
Kimimiz birilerine yandaşlık yapıyordu,
Kimimiz andıçlık...
Kimi yolsuzluklar planlıyor, uyguluyor.
Kimi yolsuzlukları takip ediyor;
Kimi susuyor;
Kimi pusuya yatıyordu...
Belki yarından da yakın!
Deniz’in babası karakol karakol, o savcıdan bu savcıya koşarken...
Türkiye’de 212 kadın teek tek bir erkek tarafından öldürülüyordu...
Kimi korkup susuyor, kimi susup oturuyordu.
Deniz, babası ve kardeşi çaresiz kaldıklarında...
Birileri açlık grevine başlıyor, birileri yemekten patlıyordu! Onlar, bu ülkede hiçbir partiye, cemaate, gruba ve hatta bir derneğe bile bağlı olmayan tüm insanlar gibi kendilerini sahipsiz, güvensiz, kimsesiz hissetiğinde...
Ortada kaldıklarında...
Adalet aradıklarında...
Gülümhan (Gülten) Deniz’i gördü. Yazdı.
Şimdi merakla bekliyoruz.
O adama ne olacak?
Bize ne olacak?
Bu toplumda bir kişi bile kendini çaresiz, sahipsiz, güvensiz ve kimsesiz hissediyorsa...
Yalnız kaldıysa...
Kim olursa olsun,
Nereden olursa olsun...
Bu aslında hepimizin yalnızlığı, sahipsizliği, çaresizliği değil mi?
Belki bizim de başımıza gelecek...
Belki annenizin, kardeşinizin, eşinizin, kızınızın, sevgilinizin başına gelecek.
Mesela yarın...
Belki yarından da yakın!
Neler oluyor?
Haberin Devamı