Kurtarma tatili

Haberin Devamı

Bütün tatil yerlerinde penyeli kadınlar ve tokyolu erkekler, konuşmayan evliler yok tabii...

Daha da beterleri var; heh heh hee...

Kurtarma tatiline çıkanlar...

Ne kurtaracaklar?

Herhalde balinaları değil!

Tabii ki kendi evliliklerini kurtarmak için...

Berbat bir kış geçirmişlerdir.

Ha boşandı ha boşanacak haldedirler yani...

Yaz gelince hem ebeveynlerin ısrarıyla hem de artık son bir umut mu desek son bir çaba mı ne, tatile çıkarlar.

“Yapılmadık şey kalmasın” hesabı...

Nasıl ki karşıdan bakılınca kimin evli olup olmadığı anlaşılıyorsa, kurtarma tatiline çıkanlar da kendilerini belli ederler.

Ama tabii onları tespit etmek evlileri tespit etmek kadar kolay değildir.

“Nereden anlaşılır?” diyeceksiniz...

Anlatayım...

Girne’de Merit Otel’in beach’inde onları ilk gördüğümde “İşte!” dedim, “Bunlar kurtarma tatilinde!”

Önceleri bir histi sadece...

Daha sonraki birkaç gün ister istemez onları uzaktan izledim.

Ve haklı olduğumu anladım.

Bu tatil için güzel bir yer seçmişler de...

Şimdi bu kurtarma tatiline gelenlerin en belirgin özelliği şudur:

Az konuşur, birbirlerine dokunmaz hatta dokunmamak için özel çaba sarfederler ama çevreye mutlu çift imajı verirler.

Yani mesela akşam yemeğinde garson geldiğinde eşine dönüp en sevimli haliyle, “Ne içersin hayatım?” der ama...

Ama hemen arkasından, “Hayatına ....yım” der. İçinden tabii...

Kısacası üçüncü kişilere karşı eski alışkanlıklarıyla davranırlar.

Tıpkı eski tatillerdeki gibi...

Baş başa kaldıklarında ise ortam tuhaftır, ne tanıdık ne yabancı...

Tuhaf!

İkilem yaşarlar; bir yaz önce çok iyi tatil geçirmişlerdir, el ele göz göze falan... O akıllarına gelir. (Susarak oturduklarında...)

Aslında kurtarma tatilinde en belirgin sorun sevişmeyle ilgilidir.

İki tarafın da canı ister ama kimse hamle yapmaz.

“İlk hamleyi yapan kaybeder” mantığı...

İkisi de, “O beni istiyorsa ilk hamleyi yapsın” diye düşünür.

Ama aslında akıllarında o hınzır soru vardır:

“Onu mu arzuluyorum yoksa canım sadece sevişmek mi istiyor?”

Tatildeki bütün problem sevişmektir.

Sevişmek ya da sevişmemek...

Burada da tuhaf duygular, düşünceler geçen akıllardan...

Sevişince her şeyin düzeleceğini sanırsın ama düzelmesini istediğinden emin değilsindir...

Sevişmenin dışında...

Konu açılsın, en son kavgada söyleyemediğin, unuttuğun, içinde kalan şeyleri söylemek istersin.

Hani sonradan düşündükçe bulduğun alternatif cevapları vermek falan...

Ama kavgayı çıkartan sen olmamak için konuyu sen açmazsın.

O açsın diye beklersin.

O da açmaz.

Beklersin...

Kurtarma tatilinin bir boyutu daha vardır.

Kumsalda, akşam yemeğinde falan güzel kızları, neşeli adamları görünce, gördükçe aklından şunlar geçer:

“Ne kurtaracan, fırsat bu fırsat bırak bitsin bu iş.”

Zaten öyle olur.

Kurtarma tatili bir şeyi kurtarmaz.

Bitişi hızlandırır.

DİĞER YENİ YAZILAR