Kimlerle birlikte yaşıyoruz?

Haberin Devamı

Kimlerle aynı havayı soluyor, kimlerle aynı sokakları adımlıyoruz?

Hatta kimbilir belki de aynı sofrayı bile paylaşıyoruz; bilmeden...

Mesela, “O kadın öldü” diyenlerle...

Mesela şu adamla:

“Allah rahmet eylesin... Yalnız öldüğüne ben üzülmedim aksine biraz sevindim... Belki o dedesinin dizisi de biter de Kanuni’yi harem Hürrem sevdalısı gibi öğrenmekten kurtulur gençler...”

Dün sabah aldığım ilk mail’di. Meral Okay‘ın ölümüne ne kadar üzüldüğümüzü yazdığım yazı üzerine.

Bir insan başka bir insanın, hayvanın hatta çiçeğin bile ölmesine nasıl sevinebilir ki?

Can düşmanın ölse, “Keşke ölmeseydi ama bu düşmanlık bitseydi!” dersin.

Demelisin.

İnsan olmak budur.

Bu kişiye bir cevap yazdım; artık anladı mı, anlamadı mı bilemem. Benim iki satırımla o kafası değişir mi?

Sanmam!

Zaten bir tek o değil ki!

Sadece Allah korkusundan, sırf cehenneme gitmemek için günah işlemeyi eyleme dökmeyen bu insanlarla birlikte yaşıyoruz.

Yani öldürmüyor ama birinin öldüğüne seviniyor!

Oysa benim dinimde, benden farklı düşünen birisinin ölümüne sevinmek bir tarafa, bunu dile getirmek, yazmak ve hatta sadece düşünmek dahi ayıptır, günahtır!

Dinimizin büyüklüğü de burada değil mi?

Kötülük etmek şöyle dursun, insanların kötü düşünmekten de, kötü olmaktan da uzak durmalarını emreder.

Başbakan hastalandığında onu sevmeyenler “iyi oldu” mu dedi?

Hayır.

Yakınlarını kaybettiğinde de...

Hiçbir fikrimiz kesişmediği halde...

Konu hastalık ve ölüm olduğunda, bizim terbiyemiz, öğrendiğimiz insanlık, dini ahlakımız fikrimizi oluşturur.

Sonra fikrimiz dile gelir:

“Geçmiş olsun” deriz.

“Allah rahmet eylesin” deriz.

Ve korktuğumuzdan da değil!

“Yalnız ölmeye” gelince...

Bunda sevinecek bir şey yok ki!

Üzülecek de bir şey yok!

Herkes yalnız ölür.

Yanına da, alsa alsa kalbindekileri ve aklındakileri alır.

Ve oraya...

Sadece kalbindekiler ve aklındakilerle gideceksen...

Bu hâlini nasıl açıklayacaksın?

DİĞER YENİ YAZILAR