Hamlelerden söz ediyorduk, araya bir ofis danası girdi.
Onun hesabını keseceğiz, biraz bekleyelim.
Bu arada “ilk hamle” meselesine dönelim. O konuyu tamamlayalım...
Özellikle de ilk öpüşmeyi...
Çünkü hepimizin bildiği ama üzerinde durulması gereken bir gerçek ortaya çıktı.
Önce bir iki örnek vereyim...
Mesela biri diyor ki:
* “Valla benim daha güzel bir yöntemim var. Oldu bittiye getirmek :)
İlk buluşmada öpüşmüyorum. İkinci buluşmada, daha ilk karşılaşmada çok doğal bir şekilde sarılıp öpüyorum. O zaman hiçbir şey diyemiyorsunuz! :) Daha sonra zaten ‘Eee bir kere öptü artık” deyip diğer öpüşmelerin önündeki engelleri kaldırıyorlar.”
Öteki açık açık yazmış:
* “İlk hareket veya öpücük zordur. Zor ve erkek için çok önemlidir... Niçin? Çünkü ilk hareketin şekli ne olursa olsun erkek eğer tokat yemediyse zafere ulaşmıştır. Erkek bugün ilk defa öptüğü kadının yarın kalbine gireceğini bilir!”
Nereye takıldığımı anladınız herhalde...
Öpen kadın yarın öbür gün kalbini de verir mi? Yani bir kadının kalbine giden yol oradan mı geçer?
Öpüşmesinden...
İlk öpücükten...
E, baksanıza öyle diyorlar!
Zaten kime sorsan öyle der, değil mi?
Ne olacak yani? Öpüş öpüş nereye kadar? Elbet olay ilerleyecek!
Yani bir kadın bir erkekle bir kere öpüşmüşse, olay bitmiş gibidir!
Mi?
Hiç orada kaldığı olmaz mı?
Olur tabii...
Olur ama kimsenin beklentisi bu değildir.
Erkeğinki malum ama kadınınki...
Kadının durumu burada farklıdır.
Nasıl anlatsam? Erkeğin beklentisinin farkındadır ama kendi beklentisinin ne olduğuna henüz karar vermemiştir.
Yani adam “Tamam oldu bu iş” derken kadın, “Ne yapsam acaba?” diye hâlâ düşünmektedir... Üstelik iki taraf da bu durumun farkındadır. Birbirlerinin aklından geçenlerin...
Orada, o sırada bir muharebe yaşanmaktadır aslında...
Kadının aklından geçenler...
Erkeğin aklından geçenler...
Erkeğin psikolojik üstünlüğü, fiziksel beceriksizliği...
Kadının psikolojik ezikliği, fiziksel yetersizliği... Hepsi birbirine girmiştir.
İşte bu yüzden de kadın “tam o sırada” garip davranışlar, tutarsız tavırlar içine girebilir. Çünkü o beklentinin ağırlığı altında ezilir.
Kimi zaman hatta çoğu zaman, sırf o ezikliğinden, “ayıp olmasın!” diye kalbini de verir. Çünkü çoğu zaman da şu düşünceler içine girer:
“İlk olmadığını biliyor, çekinmemem mi gerekiyor? Ama çekiniyorum.”
“Ne yani sanki ilk defa benimle mi birlikte oluyorsun? Yok bir de verme!” (Kalbini...)
Yani adamlar kadınlara utanma, çekinme hakkı tanımaz.
Öyle bir hakları olamaz!
Niye olmuyorsa?
Öyle bir olur ki!
Olur da... Bu haklarını kullanmayı...
“Hayır” demeyi, hatta “hayır” bile demeden olayı orada kesmeyi...
O eziklikten kurtulmayı da zamanla öğrenir. Tecrübeyle değil...
Zamanla.