İçeriden bakmak...

Haberin Devamı

Kendine dışarıdan bakabilirsin.

Bazen.

Bu iyi bir şeydir; kendini eğitebilmen açısından...

Ama içeriden dışarıya doğru bakmak da önemlidir.

Bakabilirsen...

Doğru kareleri yakalayabilirsen...

Kendinle ilgili...

İçeriden dışarı doğru genellikle “bittikten” sonra bakarsın.

Daha doğrusu bittikten sonra daha rahat görürsün.

Hani kaç gündür, kocasının iznine tabi yaşayanları anlatıp duruyorum ya...

Buyurunuz:

İçeriden dışarıya doğru bakınca görünenler...

***


- “Tam benim ilk evliliğimde yaşadıklarımı anlatmışsın. O kadar okudum ettim, helal paramı harcarken her kuruşunun nereye gittiğini açıklamak zorundaydım. Keyifle bir kuaföre gidemedim, aileme aldığım minicik bir hediye için bile, ‘Onlara biz mi bakıcaz, kimbilir çaktırmadan kiralarını da ödüyorsundur sen’ denildi. Daha neler neler... Bütün toplum bana saygı duydu, bir kocam duymadı!”

- “Yıllar önceki bendi bu! Küçük farklarla... Ben istediğimi alırdım; oje moje falan kısıtlama yoktu. Ama sonra şunu fark ettim; eşimden daha çok kazanıyordum ama bunalınca ben yalnız tatile gideceğim, 3 gün kafamı dinleyeceğim diyemiyordum. Üstelik moderndik. Hiç birbirimize hesap sormazdık. Ama evlilik böyle olmalı düşüncesiyle yavaş yavaş vazgeçmiştim haklarımdan. ‘Ya n’oluyoruz?’ oldum bir gün. Kafası çalışan bir kadın olarak böyle mi yaşamalı? Daha çok kazanıyordum ama ortak kararlarda etkili olan oydu. Çocukla daha çok ilgilenen bendim. Her gün evde yemek pişirilirse sağlıklı besleneceğimize / yaşanacağına inanan da ben olduğumdan hep pişiren de ben oldum... Haftada bir evi süpürüyor olması, onun tanımına göre her şeye yarı yarıya katılması demekti... Ama nasıl oluyorsa benden daha çok belgesel izlemeye fırsatı oluyordu ve dünyada olan her bir naneden haberi olacak kadar da vakti vardı...

Ve bir gün...

‘Yaaa, galiba ben yalnız yaşasam daha iyi olacak’ dedim.

Ve gerçekten de oldu.

Zor oldu ama oldu.”

“Yüksek öğrenim tahsilli, dil bilen, kariyer sahibi 30’larında kadınlardanım. 3 yıllık evliyim. Henüz çocuk yok. Bizim evdeki olayı anlatayım size:

Paranın kocada toplanması kısmı aynen doğru. Ev işleri de aynen doğru. Giyimime arada karışmasını görmezden gelip kafama göre takılıyorum. Onun dışında yaptıklarım için izin falan da almıyorum. Ancak çocuk çok istiyor. Ben de, ‘Bana ev işlerinde destek olmayan, çocukta da olmaz’ diyerekten savuşturuyorum. Yani ev mi geçindireceğim, ev işlerini mi yapacağım, yoksa çocuk mu bakacağım? Süper kadın falan da değilim. Bu restime karşılık hâlâ ev işlerinde herhangi bir yardımını da görmedim.”

- “Ben okumuş ve çalışan bir kadınım. Arkadaşlarımın yüzde 90’ı da böyle. Ama kocam vicdanlı olduğu için aptal muamelesi gördü. Ben de sizin bahsettiğiniz basit haklarımı savunduğum için senelerce fazla özgür, şımarık hatta bazı kadın ortamlarında hafif meşrep (neyse bu?) muamelesi gördüm. Ve sonunda buna inanacak hale geldim. Evet ben aptallık derecesinde özgür ve şımarığım. Öbürünün ne olduğunu valla bilmiyorum.”

- “Maaşı vermeyi bırak, kendi maaş kartı, kocasının elinde olan kadınları biliyoruz biz! Düşünebiliyor musun, ‘ücretsiz aile işçisi’ gibi öyle boş boş işe gidip geliyorsun sadece!.. İnsan irkiliyor düşünürken bile!”

- “Bence bunun çözümü bir tek şey: Yabancı koca bulmak:))) (atmıyorum, yabancı damatlarla ilgili güzel duyumlar alıyorum. Konuyu araştırıp bir gün yazarsanız bilgileniriz.)”

DİĞER YENİ YAZILAR