Hani dün, Mehmet Öz’ün, “Eğer taraflar yedi senenin sonunda birbirlerine kendilerini tekrardan tanıştırmazlarsa o zaman koparlar” teorisi üzerine,
“Kalk bi duş al, saçını başını düzelt, ilginç bir şeyler giy, parfümünü sık her yerine... ‘Merhaba, ben eşin..’ diye kendini tanıtmayı da unutma! Bakalım ne olacak?” diye yazmıştım ya...
Pekii, ne olacağına bakalım o zaman?
Teoride güzel ama pratikte yani gerçek hayatta olaylar nasıl gelişir?
Adam uyanıp “Aman Tanrım, meğer seni nasıl da ihmal etmişim, yeni seni senden fazla istiyorum” demez!
Ya da kadın uyanıp “İşte benim sevdiğim adam bu” demez!
Aman ne güzel ikinci yedi yılımıza giriyoruzlar falan, hikâye...
E, ne olur?
Hadi bakalım...
Senaryoyu baştan alalım:
Uyandın, sessizce duşunu aldın, mis gibi parfümünü sıktın her yerine ve iç gıcıklayıcı bir şeyler giyip adamın yanına uzandın ve kulağına bir şeyler fısıldamaya başladın...
Heh heh hee...
Adamın korkuyla uyanacağı kesin.
“Hı.. Ne oluyor?” diye fırlayaraktan.
Sonra seni görüyor!...
Dınnnn!!...
Aklından geçen şu:
“H...r.. N’oluyor lan?”
Diline gelen ise kaş göz işareti yaparak,
“Ne iş? Karıştırdın galiba!”
“Merhaba ben eşin...”
“Ya bi ..r git! Sabah sabah... Kafayı mı yedin? N’oluyor? Bir yerde mi okudun, nedir”
“Allah belanı versin Tahsin, sana bunu yapanda kabahat zaten!
“E, bi kabahat var da!”
Ya da...
Uyandın, sessizce duşunu aldın, tıraşını oldun, en seksi atletini ve kilodunu giydin, karının yanına uzandın ve kulağına bir şeyler fısıldamaya başladın...
Kadın yavaşça uyanır, öyle birden fırlamaz.
Ve seni görür!
Deli görmüş gibi!
“Hayırdır? Sen mi delirdin ben uyanmadım kâbus mu görüyorum?”
“Uyandın aşkım. Ve karşında yeni erkeğin, merhaba ben eşin...”
“Tahsin... Neyin peşindesin?”
“Senin...”
“Hı! Ben zaten buradayım, işinin peşine düşşen!”
“İş kaçmıyor ama sen... Sana kendimi yeniden tanıştıracağım... İlk günlerimizdeki gibi.”
“Ha öyle bir olanağımız varsa, o zaman biraz daha öncesine dönsek..”
“Nasıl yani?”
“Hiç tanışmasak, ya da sadece merhabalaşıp ayrılsak...”
“Amannn... Zaten sana bir şey yapanda kabahat! Sonra da ‘Niye aldatılıyoruz?’ demeyin!”
“Demeyin derken? Bunu diyecek başka birileri de mi var?”
“Yok ama sen böyle gidersen...”
“Hadi canım, hadi... Geç kalacağız, kalk hazırlan. Gerçi hazırlanmışsın sen ama!!! Artık nereye gidersin bilemem!!!”
Hani bir laf vardır ya, “Bir şeyi yeniden yapmak onu düzeltmekten daha kolaydır” diye...
Bilmem ki..
Hiç tanışmamış olsak!
Haberin Devamı