Ondan yeni bir “balkon konuşması” beklemiştik. Pek umudumuz olmamasına rağmen “belki” diye bekledik... İstedik...
Onun zekâsından, belagatinden bir şeyler umduk.
Geldiğinde ortalığı toparlayıp sakinleştireceğine dair, dile getirmesek de, ufak bir ihtimal dahi olsa da, içimizde bir umut, bir temenni vardı.
Ne bileyim, “Ne oluyor çocuklar? Hadi gelin ‘bi’ konuşalım, şurada şu saatte randevu veriyorum” deseydi...
Hem de aynen böyle, yazılı bir davet mektubunda da “bi” konuşalım.. deseydi...
Meydanlar onu alkışlamaz mıydı?
Onlarla birlikte Gezi’ye gitseydi...
Sonra da, bir ara çözüm
bulsaydı...
Onun zekâsına böylesi yakışırdı.
Bu kadar işi becermiş Başbakan’dan çok şey mi beklemişiz?
Hayır. Ama o öyle yapmadı.
Peki, meydanlardakilerin partici, terörist olup olmadıklarını bilmediğinden mi? Hayır. O kadar da değil!
Meydanlardakilerin kim olduğunu gayet iyi biliyordu...
Eldeki yüzde 50...
O hâlde neden?
“Neden böyle davranıyor?“ diye sordum. İşte o andan itibaren de empati yapmaya çalıştım.
Eh, artık az-çok tanıyoruz da onu...
O imişim gibi düşünmeye başladım.
Olayları politik bir arenaya çekmeye çalıştığına, meydandakileri “seçmen” olarak tarif etmeyi “bilerek” tercih ettiğine göre...
Şöyle düşünüyor olabilir:
“Bunlar zaten hayatta bana oy vermezler. Bu projeden vazgeçsem bile... Şimdi onlara ‘boyun eğersem’, hem yaranamam, üstelik bundan sonra her yapacağım işte ayağa kalkarlar; başa çıkamam, hem de kendi seçmenimden olurum.”
E, tabii önümüzde seçimler de var, mutlaka oy hesabı da yapıyordur.
“Elimdeki yüzde 50 bile bana yeter” diyordur.
Haklı da!
Yüzde 50 az mı?
Değil.
% 70 olmaz mıydı!
Ama elinde olmayan yüzde 50 de az değil, o ayrı konu...
Ayrı konu çünkü o, orada değil artık!
Evet, empati yapıyorum da, şurada takılıyorum:
Şimdi “Yüzde 50’yi aldık” diyorlar da...
Bu yüzde 50’nin içinde, tabanın haricinde ona güvenenler, istikrarı tercih edenler ve şimdi meydanlara çıkmış “Yetmez ama evet”çiler de var...
Artık onları çıkar...
Sadece tabana mı kalacaklar?
Taban zaten taban!
Yani şimdi, “Hadi ‘bi’ konuşalım” deseydi...
“Benim polisim”le beraber, “benim eylemcim” de deseydi...
Alacağı oy, yüzde 70 olmaz mıydı?
Ve bunu denemeye değmez miydi?
“Hadi çocuklar ‘bi’ konuşalım” deseydi...
Haberin Devamı