Doğruyla gerçeği tartışabilirsin de. Gerçekle yalanı? Doğru olan tartışmamaktır ama gerçek de şu ki, tartışıyoruz!
Ya da tam tersi... Gerçek olan tartışmamaktır ama doğru olan tartıştığımızdır.
Ortaya atılan her yalan kadar gerçek, her gerçek kadar da yalan var... Hatta belki daha fazlası...
Üzerine bir de doğruları koy!
Ortaya “biz” çıkarız.
Ama bizde tuhaf bir durum daha var; yancılar...
Yancı yalancılar...
Yancı doğrucular...
Ben de onları anlamıyorum. Anlamaya kalkınca da utanıyorum. Aklım almıyor. Almak da istemiyor doğrusu...
Zaten benden, bizden önce bu konuya kafa yoranlar var ya, en iyisi onların söylediklerine göz gezdirmek.
E, var ki bi bildikleri... Sanki aynısını yaşamışlar!
Bakın:
- “Birinin yalan söylemesine kızmam da yalan söylerken yakalanacak kadar salak birinin beni kandırmaya çalışmasına kızarım.” (Freud)
(Bkz: tartışma programları...)
- “Yalan zekâ işidir, dürüstlük cesaret. Eğer zekân yetmiyorsa yalan söyleme. Cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene.” (Victor Hugo)
(Çok geç olmadıysa tabii...)
- “İnsanları yalan söylediklerinde dinlemeyi severim çünkü olmak istedikleri ama olamadıkları insanları anlatırlar.” (Tolstoy)
(Sana sıçramadığı sürece herhâlde!)
- “Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez.” (Shakespeare)
(Sandığa döner mi? Onu da söylese iyiymiş!)
- “Yalancının cezası kendisine inanılmaması değil, onun kimseye inanmamasıdır.” (Bernard Shaw)
(Bir de, kendine inanmaya başlaması!)
- “Az yalan söylenemez, yalan söyleyen her yalanı söyler.” (Victor Hugo)
(Bu cümlede çok fazla “yalan” geçiyor; montaj olabilir.)
- “Doğru söylediğin zaman kimse inanmayacak. İşte, yalan söylemenin cezası budur.” (Talmud)
(Bunun daha elle tutulur bir cezası yok mu?)
- “İnanılmayacak şeylere inanıyorum demek, yalan söylemektir.” (Voltaire)
(İşte bahsettiğim yancılar...)
- “İnsanlar, yalan söylemek zorunda kaldıkları kimselerden nefret ederler.” (Victor Hugo)
(Şimdi anlıyor musunuz? Neden bize “siz” denildiğini...)
- “En büyük günah, yüreğinin gerçekte hissettiğini inkâr etmektir.” (“The Mask of Zorro”dan.)
(Bunu Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na ithaf etmiş!)
- “Gece hırsızın, ışık gerçeğin dostudur.” (Euripides)
(Gece dostları da var ama! Tabii o zamanlar yokmuş!)
“İnsanların saadet kadar felakete de ihtiyaçları vardır.” (Dostoyevski)
Bunun konumuzla alakası yok ama her an olabilir(!) diye yazdım.
Güven, ruh gibidir...
Haberin Devamı