Gerçek olamayacak kadar...

Haberin Devamı

Cümleyi tamamlayamaya kalkışsam...

Gerçek olamayacak kadar:

Fantastik...

Uçuk...

Saçma...

Tutarsız...

Çekici...

Heyecanlı...

Olağan...

Olağanüstü...

Bilemiyorum.

Gerçekten karar veremedim, en iyisi anlatayım, siz karar verin. Ya da beraber, her neyse!

Yalnız baştan şunu belirteyim, okuyacağınız hikâye birinci ağızdan anlatılmıştır.

Olay yurt dışında geçiyor.

Önemli ve ciddi bir seminerde...

Akademisyenler, bilim insanlarının bir araya geldikleri kalabalık bir toplantıdayız... Fikirler tartışılıyor, yeni tezler ortaya atılıyor falan...

Bizim kahramanımız da bir akademisyen. İsterseniz ona kısaca Ak diyelim, akademisyenin A, k’si..

Heh hee...

Seminerde bir kadın, bizim Ak’nin dikkatini çekiyor. Ama öyle kadın olarak değil, akademisyen olarak! Ne demekse!

Çünkü kadın, kadın tarafını hiç ortaya çıkarmayan gayet ciddi biri.

Saçları ensede toplu, makyajsız, gözlüklü, resmi suratlı bir kadın yani... Üstelik sohbeti de hiiç özele yatkın değil.

Akşama doğru tam dağılırlarken bir şey oluyor...

Kadın, Ak’yi kahveye davet ediyor.

Dırını nınnn...

Yaşananları bulana...

Yok öyle hemen heveslenmeyin, zira Ak’nin de aklı uçmuyor. Yani...

Bu kadınla...

Ama Ak’nin yapacak daha iyi bir şeyi olmadığından kahve teklifini kabul ediyor. Birlikte çıkıyorlar.

Yürürlerken bir ara kadın duraksıyor ve evinin çok yakında olduğunu, isterse kahveyi orada ikram etmek istediğini söylüyor.

Ak için ne fark eder ki! “Tabii ki, teşekkürler” diyor.

Ve kadının evine gidiyorlar.

Hiçbir şey şaşırtıcı değil. Duvardan duvara kütüphaneli, sade döşenmiş bir ev.

Kadın önce bir müzik açıyor, tabii ki klasik sonra kahve yapmaya mutfağa geçiyor. Biraz sonra elinde fincanlarla gelip kahveleri sehpaya bırakıyor.

Kütüphaneye göz gezdiren Ak’nin yanına gidiyor.

Ellerini, ensesinde topladığı saçlarına götürüp bir çırpıda açıyor ve...

Ve ne oluyor?

Ya, birden ondan sonra yaşananları yarına bırakmak geldi içimden.

Heyecanlı olsun diye...

Biraz fikir cimnastiği yapalım diye...

Hayal gücümüzü sınayalım diye...

Ama “yattılar” diye sığ bir sonuç yazacaksanız hiiiç zahmet etmeyin, bizi de aşağıya çekmeyin.

Hayal gücü diyorum, kafayı çalıştırın diyorum, nereye kadarsınız diyorum..

Hadi bakalım, “ondan sonra” yaşananları bulana...

Onu da siz bulun!

DİĞER YENİ YAZILAR