Haberin Devamı
“An”lardan bahsettik ya...
Anları, “özel anlara” çeviren kararlardan...
Hani, “sureti olur mu?” diye soraraktan...
Açıkçası şuydu:
“Çok özel bir anın ikincisini, aynı veya başka bir kişiyle tekrar yaşamalı mı?”
Ben cevabımı hazırlamıştım. Tatlı tatlı anlatacaktım; niye yaşanmaması gerektiğini, nasıl ve hangi gerekçeyle “hayır” diyeceğimizi falan örneklerle ballandıra ballandıra yazacaktım.
Ama...
Gel gör ki, konu nereye geldi!
“Vercez mi vermicez mi?”, “İlk gece, tek gece...”ye...
Hadiii...
O halde yine mail’e cevap vererek olayı bağlayalım...
l “Evet... İlk, son, tek, çoğul, birinci tekil, ikinci çoğul derken kadın cinsi olarak toptan kafayı yiyeceğiz gibi geliyor bana........:)”
- Yedik de, bence toparlanma aşamasındayız!
l “Erkeklerin kültürel şartlandırılma gibi bir sorunları olmadığı için, böyle kadınlar gibi geceleri saymıyorlar, rahatlar. Ama biz hâlâ 21. yüzyılda hesap peşindeyiz. Yazık değil mi bize de ama.......:)”
- Onların şartlandırılmaları daha fena! 21. Yüzyılda hem de! Hem de en entelektüeli bile! Sırf bu yüzden yazık bize!
l “Buna bir son versek artık... Çünkü kim için ve ne için? İlk, son, tek, çok ya da ‘zamanı kıvamı gelince’ erkekle yakınlaşmaya girip ‘şansına’ adamın baş tacı olacaksak bu bir eziklik değildir de nedir?”
- Ezikliğin dik âlâsı hem de! En saçması da bu işin gecelerle alakasının olmaması...
l “Erkek hâlâ kadının hasını ‘hemen vermeyen’ diye sığ bir bakış tarzıyla değerlendiriyorsa, bir gram kendini geliştirememişse -azınlığı tenzih ederim- biz kadın olarak bu insanlar için mi gecelerin hesabını tutuyoruz?”
- Gecelerin hesabını kime soralım??? :))) İşte ben de diyorum ki, tutmayalım. Hesap tutmayalım ama akıllı olalım.
l “Üstelik bir erkek o hesaplanan ‘eşref saati gecesi’ sonrası da gidebilir. Eğer korku adamın gitmesiyse... Varsın giden gitsin.. Bu kadar sığ insanların gitmesi yerinde olur.”
- Hatta “gittirsin gitsin!”
l “Sonra kim bilir, belki de biz tek gece heyecanı yaşamak istiyoruzdur. Bağlanmadan... Sıkıcılaşmadan... Olabildiğince cinsel heyecan yüklü... Niye olmasın ki?”
- Olur da... Onu yaşamasını da bilmek gerekiyor.
l “Oluyor da... Ama tabii ki çoğu sümen altı ediliyor... Hani illa ki ‘gece hesabı’ yapmak zorundayız ya... Hani illa ki ‘duygusala bağlamak’ zorundayız ya... Onun içindir kadında bu macera gizlemeler...”
- ‘Yaşamasını bilmek’ten kastım buydu. Gizlemek neyse de şu “duygusala bağlamak” işinden kurtulmalı...
l “Hadi bakalım bu sefer erkekler gecelerin hesabını yapsın...............:)”
- İşte budur!