Haberin Devamı
“Sevgili Dilek Hanım,
Dün saçlarımı boyattım, uzatmaya da kuaförümle daha dün karar verdim. Dün bu yaptıklarımı arkadaşlarıma aktardım.
Sizin yazı ekrana düştü ve keyifle okuduk, bugün şu an’a kadar aldığım telefon 20, mail ise 25 civarı.
Ama yazı güzel. Tebrik ederim. Hak ettim sanırım.”
Bu mail dün geldi. Saç uzatanlar tahlili üzerine...
Keşke bir gün önce yazsaydım. Saçları boyatmadan önce...
“Dur, yapma!” diyebilirdim.
Olsun henüz geç kalmış sayılmayız...
Gerçi arkadaşları söylemek istemişler, gelen telefon ve mail’ler aslında birer uyarı, “yapma!” diyorlar, demek istiyorlar...
Ama belli ki onlar da yetişememişler.
“Orda dureydin böyle, tam orda, böyle kollerini açeydin iki yana. Tuteydin onu, tuteydin onu sen, boyatma diyeydin...”
Heh hee... Olsun. Senin adın Ercüment, başarabilirsin!
Ercümentler vurdumduymaz gibi görünürler ama duygusaldırlar.
Bazı isimler güzel tahlil edilir ya...
Yani Ahmet, Mehmet, Kemal’i falan tarif edemezsin ama Ercüment‘i gözünün önüne getirebilirsin.
40-48 yaşlarında... Saçlarla bozduğuna göre, boşanmış.
Uzunca boylu, kilosu normal, klasik giyinen biri...
Kumral.
Bu kadar telefon ve mail aldığına göre, kısmeti de açık ama...
O, aradığını bulamıyor.
Heyecanı yok.
“Her şeyim var ama mutsuzum” kadını var ya, bu da onun erkeği...
Böyle biri gibi...
Ercümentler böyledir gibi...
Tuttu mu, bilmiyorum ama amacımız da zaten bu değil.
Amacımız, onu bu yoldan bir an önce çevirmek.
Bir kişi, bir kişidir!
Bak Ercü...
O saçları boyattın ya, kesin olmamıştır.
Kızıl kızıl parlar o güneşte, boya olduğu hemen anlaşılır ve çok iticidir.
Siyaha boyattıysan hiç olmamıştır, kuzguni kuzguni...
Sonra 15 güne kalmaz dibi çıkar.
Uğraşamazsın.
Hadi güzel olsa, uğraş diyeceğim ama inan olmamıştır.
Ayrıca yastığın, havlun boyanacak, birilerine rezil olacaksın.
Uzatma işine gelince....
Bu fikri hemen aklında çıkar.
Saçlar ve tıklar doğru
orantılı ilerler. Saç uzadıkça yolun da uzar.
Daha da kötüsü hedef şaşırtır.
Çünkü boyalı ve uzun saçlı adamlara bakan kadınlardan pek hoşlanmazsın, ona göre...
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Financial Times’la mülakatındaki Türkiye tarifine benzersin:
“Kaslı kolları, boş bir midesi,
küçük beyni ve titrek bir kalbi olan adam”a...
Kaslı kollar, Türkiye’nin güçlü ordusuna, boş mide bozulan ekonomiye, küçük beyin “çok zayıf stratejik düşünce”ye, titrek kalp ise eksik özgüvene işaret ediyormuş ya... Sen şimdi ne yap, biliyor musun?
Git o saçları kazıt!
Sonra da fazla uzatma. Hani 2 numara mı nedir, kısacık oluyor ya, Beckham’ın öyle bir modeli var, onun gibi olsun.
Kısacık. Hafif kır... Süper.
Spora başla.
Biraz da spor giyin, dar paçalı pantolon falan...
İnci gri, kaşmir boğazlı kazak ve füme ceket. (Alamadım kendimi.)
Aradığın heyecanı daha kolay bulacaksın, inan.
Bulamazsan neyim!