Danalara staj

Haberin Devamı

Diyorum ki:

Bizimkilere son bir şans daha versek mi?

Ama bu kesin sonuncusu...

Bunları yurt dışına staja gönderelim.

Artık orada da düzelmezlerse, günah bizden gitsin.

Çok büyük beklentim yok açıkçası ama belki, belki aralarından bazıları ayılır. Yani elini yüzünü yıkayıp kendine gelmesi gibi bir şey...

Gelir mi, gelir!

Gelmezse...

Kendi kaybeder!

Ben organizasyonu yaptım. Önce İtalya’ya sonra Fransa’ya göndereceğiz bunları...

Daha doğrusu, önce İtalya’ya, sonra baktın iş ciddiye gidiyor o zaman Fransa’ya...

Niye biliyor musunuz?

Başka türlü olmayacak da ondan!

Geçenlerde bana şöyle bir şey oldu:

Birden yabancılaşıp kendimize çemberin dışından bakmaya başladım. Ne gördüm biliyor musunuz? Trajikomik bir drama!..

Hem de her alanda...

Herkesin kendisini başrolde sandığı bir tiyatro oyunu...

Hiçbir şey gerçek değil.

Hiçbir şeyin ciddiyeti yok.

Üstelik o ciddi olmayanlar komik ve eğlenceli de değil. İşin trajedisi de burada zaten.

Hem de siyasetten ilişkilere kadar, her şey...

Ben kendi alanımla sınırlı kalıp şöyle bir tahlil yaptım:

Bir başlangıç olmuş, yanlış bir başlangıç. Bir değersizlik atmosferi oluşmuş sanki ve oradan nefes almaya başlamışız. Oksijenin içine onursuzluk, korkaklık karışmış.

İşin kötüsü vücutlarımız buna uyum sağlamış.

Anormal bir psikolojiye girmişiz ve birbirimizi, ilişkileri habire aşağıya çekmişiz.

Aşağı normal olmuş.

Şimdi orada debelenip duruyoruz.

Yanlışların içinde doğruyu bile aramıyoruz. Sadece tepki veriyoruz.

Kötü duyguların esiri olmuşuz.

Karı-koca ilişkileri gibi, hani yıllar sonra bir an gelir ve o soruyu sorarsın ya, “Biz ne zaman bu hale geldik?” diye...

Tam öyle işte...

Tam o andayız!

İşte bu yüzden ve bir umut, bizim danaları staja gönderelim diyorum.

Evet, önce İtalya’ya...

İtalya’da ne öğrenecekleri malum!

Hayır, o değil.

O da var, da... Önce giyim-kuşamdan başlayacaklar. Zevkli giyinmeyi, en azından tişörtlerini pantolonun içine sokmamayı falan öğrenecekler.

Mor pantolonun bile bir erkeğe nasıl yakışacağını falan...

Ahhh... Ah!

Ne diyordum ben???

Heh hee...

Sonra...

Yeme-içme kısmı var. Orada gurme kurslarına göndereceğiz bunları...

Bu arada kulakları mecburen biraz da olsa klasik müziğe, aryalara falan alışacak. Hatta biraz uzun kalsalar zevk almaya bile başlarlar da...

Veee...

Son olarak sırada kadınlarla ilişkiler var.

Bir kadına nasıl bakılır?

Nasıl bakılır da, yakılır...

Nasıl yanına gelinir ve neler söylenir?

Neler söylenmez?

Nasıl dokunulur?

Nasıl öpülür?

Nasıl...

Bütün bunları öğrenmeleri lazım.

Yoksa...

Bunlar var ya; iki ay bakacaklar, bakacaklar, bakacaklar...

Tanışmaya çalışacak, çalışacak, çalışacaklar...

İki laf etmeye uğraşacak uğraşacak, uğraşacaklar...

Sonra mesaj, mesaj, mesaj...

Üfff....

Biz o arada üç takım elbise dikeceğiz, haberleri olmayacak!

Heh heh hee...

DİĞER YENİ YAZILAR