Yalnız anneler” var ama “yalnız babalar” da var...
Kendi hikâyesini, kendi açısından, kendi duygularıyla, çok da samimi anlatmış. Biraz kısaltmak zorunda kaldım. Önce okuyalım...
“Bir İtalyan kadını sevdim, hem de çok sevdim... 6 aylık bir ilişkimiz oldu. Hamile olduğunu söylediğinde önce sevindim sonra gerçeklerle yüzleşmeye başladım. İlk tepkim inkâr değil, çocuğu nasıl büyütebileceğimiz oldu.
Aramızda 1.300 km mesafe, bir ülke ve iki deniz var. Öfkem ve isteksizliğim, o çocuğu birlikte büyütemeyecek olma korkusuydu. Sevdiğin bir kadın bir de üstüne sana çocuk veriyor. Ne kadar güçlü bir duygu bu. Onun soğuk ve takmayan tavrı beni çileden çıkardı. ‘Biz damızlık mıyız?’ gibisinden kendimi gerçekten kullanılmış hissettim. Kendimden nefret ettim, ‘O renk renk, boy boy şeylerden niye kullanmadım?’ dedim. Çünkü sevdim, güvendim..
‘Ailesinden çekindim’
Roma’ya gittim, onu Türkiye’ye gelip, benimle yaşamaya ikna etmek için. Kendinden emin ve beni takmayan bir şekilde bunun imkânsız olduğunu, ilişkimizin böyle süreceğini söyledi: 2 - 3 ayda bir, 1 haftalık buluşmalar şeklinde. Ben de böyle devam edemez dedim. Kararlı ve sert duruşuma, o duygusal mesajlarla karşılık verdi. Fakat çözüm neydi?
Ara ara mesajlaştık. Sonra 2 ay haberleşmedik. Taa ki ben hamileliğinin 6. ayında arayıncaya kadar. Görmek istediğimi söyledim. Biletimi aldım. Anne babasına geleceğimi haber verecekti. Hamileliğinden beri onlarla kalıyordu. Cevap vermedi.
Çekindim, anne-babasından tırstım. Binemedim o uçağa... Beni aradı, gelmediğime çok kırıldığını söyledi. Ben öyle anlamamışım demek ki.
2 hafta sonra cesaretimi yeniden topladım. Sonuçta çocuğum geliyor dünyaya. ‘Nasıl davranırsa davransın, ne tavır takınırsa takınsın, çocuğuma gideceğim’ dedim. Tüm kapris ve aşağılamalarına göğüs gerdim, hep aradım sordum onu.
‘Keşke benimle evlenseydi’
Bütün ısrarlarıma rağmen doğumda bulunmamı istemedi. Ve oğlum doğdu! Doğar doğmaz beni aradı! Çok mutluydu ve mutluluğunu benimle paylaşıyordu. Fakat ertesi gün film tekrar başa sarılmaya başladı: Kaprisler, soğuk tavırlar...
Israr ettim, 5. gün Roma’ya gittim! Bir otelde 3 gün kaldım. Yavrumu kucağıma aldım, sevdim, kokladım. 3 günümü dolu dolu onunla geçirdim. Annesi maalesef yüzüme dahi bakmıyordu... Ayrılırken ‘Hoşçakal‘ bile demedi. Keşke Türkiye’ye gelseydi, benimle evlenseydi de kendi hayatımdan vazgeçseydim. O günden beridir, her hafta arıyorum oğlumu. Arayacağım da. Elimden geldiğince yavrumu görmeye gideceğim. Tek ümidim oğlumun ileride bana sitem etmemesi ya da benden nefret etmemesi...”
Bir ‘yalnız baba’nın hikâyesi...
Haberin Devamı