Büyür yavaş yavaş...
Bir bakarsın volkan olmuş, yanmışsın arkadaş...
Haydaa...
Sanki arkadaş değil, son aşkının başlangıcı!
Arkadaşlıkta ne volkanı, ne yanması bu?
N’oluyoruz!
Aslında severdim bu şarkıyı da, yazınca tuhaflığı anladım.
Keşke “dolduramaz yerini, ne ana, ne kardaş“ kısmından başlasaydım. E, ama annemize de bu kadar haksızlık yapılmaz!
Yok, güzelim şarkıyı piç ettim.
Zaten konumuz o şarkı değil. Arkadaşla ilgili...
Bir araştırmada, uzun süren bir ilişkiden sonra sevgilisinden ayrılanların ortalama 8 arkadaş kaybettikleri anlaşılmış.
8 fire...
İyi, 8 arkadaşı varmış. Ben eksiye düşerim herhalde!
Arkadaşlıkların bitmesindeki en büyük sebep “yalan söylemek“miş.
Bitirilen arkadaşlıklardan üçü sevgili sayesinde tanınmış, üçü ortak arkadaşlarmış. Diğer ikisi de ilişki başlar başlamaz bitirilenlermiş.
Şöyle bir bakalım o zaman...
İlk üçü sevgilinin arkadaşı... E, ayrılınca onlarla da ilişki kesilebilir.
İkinci üç arkadaş, ortak tanınan arkadaşlar...
Yani atıyorum, birlikte tatile gittiniz ve orada tanıştığınız kişiler. Onlarla da ayrılıyormuşsun.
Niye?
Ya onlar da çift ve sen tek kalınca birlikte ne yapacaksınız ki? Üç kişi yemeğe mi gideceksiniz?
Olmaz.
Gelelim son ikiye...
Yani sevgilinden önceki iki arkadaşına...
İlişkiye başlar başlamaz onlar gidiyormuş ya!
Belli ki, o istemediğinden.
Hoşlanmadığından.
Bunun açılımı şu: Aslında korktuğundan...
Evet korktuğundan!
Çünkü o ya bekârdır ya biraz çılgındır, başına buyruktur.
Kadın ya da erkek fark etmez; bu tipte bir arkadaş, sevgili tarafından asla sevilmez.
Sevgilisini de baştan çıkaracağından mı korkar? Yoksa kendi yaptıklarını anlayacağından mı? Belki ikisi de...
Sevmez yani!
Bu yüzden ne yapar eder, onları devreden çıkarır.
En azından dener.
Ha, bu arada o ne yapar?
Sevgilisi yani...
Artık aklına bağlı!
8’er 8’er arkadaş mı atılır?
Hayır, at at nereye kadar!
Kolay mı bu iş?
Bir kıvılcım düşer önce...
Büyür yavaş yavaş.
Bir bakarsın “volkan” olmuş,
Yanmışsın arkadaş!
Bir kıvılcım düşer önce...
Haberin Devamı