“Eşinizi bir kez aldattıysanız söylemeyin!”
Kaçıncıdan sonra söylensin?
İki, üç?..
Kaçıncıdan sonra?
Aman söylese ne olur söylemese ne olur?
Sanki anlaşılmıyor!
Sanki kimse anlamıyor!
Ama yapmak başka söylemek başka!
Hani çok eski bir fıkra vardı:
Yıllar yıllar sonra karı-koca 40. yıldönümlerinde itiraf günü düzenlemişler
Önce adam sormuş, “Beni hiç aldattın mı?” diye...
Kadın da doğruyu söylemeye karar vermiş: “Evet hani 30 yıl önce işten atılıyordun da ben patronunla konuşmaya gitmiştim ya, işte orada...”
Adam ne kadar sarsıldıysa da benim için kendisini feda etti düşüncesiyle yüreğine taş basmış.
Ama dayanamayıp yine sormuş: “Başka?”
“Hani bir türlü terfi alamıyordun...”
Adam yine taş basmış ve:
“Başka?”
“Sevgili kocacığım, sonra siyasete atıldın, epey oy toplaman gerekiyordu...”
Okumuşsunuzdur, İngiliz The Times gazetesi bir aldatma dosyası hazırlamış.
Aldatılan ve aldatan sevgililer, evlilik terapistleriyle, psikologlarla görüşmüşler ve “Aldattığınızı eşinize söylemeden önce bilmeniz gereken 7 şey”i çıkarmış.
Haberi okurken ne düşündüm biliyor musunuz?
Önce, artık aldatma haberlerine karşı ne kadar duyarsızlaştığımızı...
Dolayısıyla aldatmalara...
Hatta aldatılmalara da...
Öylesine, sıradan durumlar haline geldi.
Ha, yakmıyor mu, yıkmıyor mu, insanın içine sönmeyen bir ateş düşürmüyor mu?
Yine eskisi gibi yakıyor, yıkıyor ve ateş de sönmüyor ama...
Şey gibi oldu; boşanma gibi...
Hani eskiden boşanmalar önemsenirdi de sonradan sıradanlaştı ya, şimdi de aldatma-aldatılma öyle oldu.
Aklıma gelen ikinci düşünce ise bu tezi doğruluyordu:
“Hale bak” dedim, çok geç değil daha geçen seneye kadar, “onu yakalamanın 5 kısa yolu”, “nasıl anlaşılır?”, “neden aldatılır?” gibi haberler araştırmalar varken şimdi, “aldattığınızı eşinize söylemeden önce bilmeniz gereken 7 şey” seviyesine...
Seviyesine yükseldik mi indik mi?
Artık ne derseniz deyin.
Halimiz bu.
Önümüzdeki yılları tahmin bile edemiyorum artık!
Dur bi etmeye çalışayım:
“Eşlerin anlaşarak birbirlerini aldatmaları kalbe iyi geliyor.”
Üstüne bir de kırmızı şarap içerseniz ömrünüz uzuyor...
Neyse, onu o zaman tartışırız.
Şimdi The Times’da yazana bakalım.
“Eğer bir çapkınlık yaptıysanız, ne kadar suçluluk duyarsanız duyun, eşinize itiraf etmeyin.”
Bence de...
Yıllaaar yıllar önce, daha kimse kimseyi bu kadar aldatmıyorken çapkın bir arkadaşım bana şunu söylemişti:
“Kadının üzerinde bile yakalansan inkâr edeceksin.”
Yok canım, o kadar da değil.
İtiraf sadece bir durumda yararlıdır.
Yakalandığında...
Onun da inceliklerini sonra anlatırım.