Belki de yürür...

Haberin Devamı

Hani dün, “Kadının güçlü olduğu evlilikler yürümüyor” sonuçlu bir araştırmayı yazmıştım ya...

Bir kez daha düşündüm de, belki de yürür!

Hatta belki yürümeye başladı bile...

Eşlerinden, sevgililerinden daha fazla kazanan ya da onlardan daha iyi kariyere sahip olan kadınlar olduğuna göre, bu kadınlarla birlikte olan adamlar da var değil mi?

Var mı?

Yoksa bu kadınlar yalnız kadınlar mı?

Tamam, çoğu yalnız.

Ama şunu bilin ki sorun, kazanılan parada veya unvanlarında falan değil.

Yani suçu kadınlara atmak isteyen “bazı danaların” söylediği gibi bu kadınlar para avcısı falan değil. Niye olsunlar ki, zaten var! Heh hee...

Olmayan, bu kadınların üstünlüğünü kompleks yapmadan kabul edecek adamlar...

Bizim de toplum olarak artık böyle durumlara hazırlıklı olmamız gerekiyor.

Tabii önceleri birtakım sorunlar, yanlış anlaşılmalar ve aksaklıklar yaşanabilir.

Ne de olsa geçiş dönemi...

Kime, neye geçiş, o sonra belli olur!

Bu yüzden biraz beyin jimnastiği yapalım.

Neler olabilir bakalım...

Çok da uçmayalım...

Abartmayalım da...

Mesela hoş, bakımlı, iyi kazanan; evi, arabası olan yönetici bir kadınla...

Devlet memuru bir adam. Ya da iş bulamamış ve bir ihracat firmasında 1500TL’ye fit olmuş ara eleman.

Şimdi bunların evliliği yürür mü?

Bütün durumları uyarlayalım, bakalım...

***


Sabah evden çıkıyorlar, kadın arabasıyla adamı işine bırakıyor. Adamın arabası yok ya! Gerçi ehliyeti var ama kullanmasına bilmiyor! Kadın da ona öğretmeye üşeniyor. Ayrıca istemiyor da! İşine gelmiyor çünkü!

Adam da zaten hevesini yitirmiş. Korktuğunu sanıyor.

Evet, adamı bırakıp kendi işine gidiyor kadın. Öğleye doğru adam bunu arıyor, kadın telefonu açmıyor. Akşamüstü bir daha arıyor, “Ayyy, toplantıdaydım, unuttum seni aramayı” diyor.

Adam alışmış, “Peki canım akşam ne yeriz?” diye soruyor.

“Bilmem, yap bir şeyler işte...”

“Hayır, istediğin bir şey var mı?”

“Yok! Ne bileyim? Bunun için mi aradın? Zaten ben geç geleceğim. Sen yemeğini ye!“

“Yine mi?”

“ E, ama! Sen çalış, bu kadar parayı kazan, ben de eve erken geleyim!“

Akşam evde...

“Ben geldiiim!”

“Yemekten sonra demiştin, saat kaç oldu. Seni bekledim.”

“E, beklemeseydin.”

“Kaç gündür görüşemiyoruz.”

“Doğru. Ne yaptın bakalım bugün?”

“Evi toparladım biraz. Renklileri attım, onlar yıkanırken dolapta yufka vardı, bi börek yapayım dedim.”

“Hıı... Bana bi kahve yapsana...”

“Tamam. Yarın sinemaya gidelim mi? Öncesinde biraz alışveriş yaparız.”

“Yok. Sen onları bir arkadaşınla falan yapsan! Benim sabahtan işe uğramam lazım.”

“Cumartesi günü??”

“Hıı..”“

“Üfff ama!”

“Üffleme benim koca göbecikli kocacım. Sahi, saçlarının dökülmesi durdu mu? Aldığımız o serumlar işe yaramadı mı? O kadar para verdik! Sen zaten çalışmasan daha az para harcayacaksın ha!”

“Ya, çok da dökülmüyor ama, bilmem ki, dur bi bakayım...”

***


Gördüğünüz gibi çok da abartmadım.

Ortada taciz, şiddet falan yok!

Hatta çocuk bile yok. Yaptırmadım, ayrılabilirler diye!!!! Heh hee...

Bu kadarıyla bile, yürür mü?

Belki de yürür...

DİĞER YENİ YAZILAR