Balkon konuşması...

Haberin Devamı

Fazla mı ileri gitmiş olurum?

Yeni bir “meşhur” balkon konuşması hayal edersem çok mu hayalperest ya da çok mu saf olurum?

Parti binasının balkonuna çıksa, başka balkon da olur; hadi balkondan vazgeçtim, herhangi bir yerde... Ama içerik, o sonuncu balkon konuşması gibi olsa...

Gerçi gelen haberler hiç o yönde değil; Tunus’ta gelirayak yaptığı konuşma, anlayabildiğimiz kadarıyla, biraz biber gazı etkisi yaratsa da, hâlâ biraz hayal kurmanın zararı yok. En azından gelene kadar...

Hatırlıyorsunuz değil mi, o meşhur balkon konuşmasını yaptığında, “herkesin başbakanı” olacağını söylemişti.

Kimse “azınlık” değildi.

O kapı hâlâ aralık

O zaman, sözlerine kimimiz inanmış, kimimiz inanmamış, çoğunluk da hiç tahmin etmese de bir açık kapı bırakmıştı.

Bugün meydandakilerin büyük bir kısmı gençlerse diğer kısım da, işte o kapıyı açık bırakanlar...

Gerçi o kapı hâlâ aralık...

Yine umut etmeseler de bir balkon konuşması için kapıyı aralık tutuyorlar. O aralık kapılardan şimdi bu insanlar ve çocukları çıkıp Taksim’e, Kızılay’a ve diğer şehirlerin meydanlarına gidiyorlar.

Hiçbir partiyle bağlantısı olmayan, provokatörlere Hükümet’ten ve Emniyet’ten daha fazla tepki gösteren bu insanlar; bir zamanlar Başbakan’ı ve ailesini inciten veya muhafazakâr düşünceyi taraf olarak gören insanlar değil.

En azından artık değil! Üstelik onlar bir intikamın muhatabı bile değiller.

Çok mu safım?

Ben hâlâ ve inatla Başbakan’ın daha meşhur olacak bir balkon konuşmasını yapacağı bir Türkiye hayal ediyorum.

Birlikte, yan yana ilerleyeceğimiz bir Türkiye...

Biz ona yaklaştıkça, bizden uzaklaşan, bizi iten bir anlayışla değil, kendi kapısını da aralayan bir yönetimle... Çok mu safım?

Belki... Ama aslında bu aralar herkes saf değil mi? Sonra da ister istemez aklıma şu soru geliyor:

Herkesin başbakanı olmak bu kadar zor mu?

Hem de... Yüzde 50’nin değil de, yüzde 80’in, 90’ın başbakanı olabilmek bu kadar kolay görünürken...

Bu kadar yaklaşmışken...

DİĞER YENİ YAZILAR