Eveeet...
Nerede kalmıştık?
Hissiz adam, hissizce ve fakat bütün cazibesiyle güçlü kollarını kadının beline doluyor, ellerini yavaşça...
Heh heh hee...
Yok yok, ben tatile çıkmıştım. Siz de yavaş yavaş dönüyordunuz...
Arkanızda hiçbir şeyinize yaramayan anılarla...
Neyse, belki ders olur da seneye iyi bir program falan yaparsınız.
Ben mi?
Evet.
Tam sizin tahmin edebileceğiniz gibi bir tatil yaptım.
Heh heh hee...
Neyse?
Tahmininiz yani...
Neler yaptığımı tabii ki anlatmayacağım...
Önümüz kış, ondan önce bir de sonbaharımız var. Bütün karmaşık ilişkilere, kafa karışıklarına hazırlık olsun diye...
Kimbilir neler yaşayacağız?
Neleri de yaşayamayacağız?
En iyisi ne biliyor musunuz?
Bir sloganımız olsun; sabah evden çıkarken birkaç saniye durup içimizden şunu geçirelim:
“Bakalım bugün neler olacak?”
Heyecan olsun diye...
Challenge yani...
Biraz da umut...
Olur mu, olur...
Ne olacak derseniz...
Ne bileyim, aslında çok da umudum yok ama...
Çünkü baksanıza Sex and the City filminin ikincisi çekiliyormuş ya, orada neler olacağını okudum da karamsarlığım bu yüzden...
Miranda avukatlık işinden vazgeçerek kocası Steve ile birlikte aile hayatına odaklanacakmış. Birlikte restoran açmaya karar vereceklermiş.
Samantha terk ettiği yakışıklı sevgilisi Smith ile yeniden bir araya gelecekmiş. Smantha’nın sıradan bir garsonken elinden tuttuğu Smith şimdi dünyaca ünlü bir aktör olmuş.
Charlotte iki çocuğunu büyütmeye çalışırken kocası Steve’in onu aldatıp aldatmadığına takmış kafayı...
Carrie ise nihayet evlendiği kocası Mr. Big ile ekonomik krizden nasiplerini almışlar ve gösterişli yaşam tarzlarını yeniden gözden geçirmeye başlamışlar.
Ben şimdi size filmin üçüncüsünde neler olacağını yazayım mı?
- Miranda avukatlığı bırakıp bu adamla evlendiği için bin pişmandır. Hatta kendi kendine sürekli, “O zamanki aklımı seveyim(!)” deyip duruyordur. İçi çürümeye başlamıştır ama geri de dönememektedir. Steve’in öldüğü hayalini kurmaya başlamıştır.
- Samantha’nın, dünyaca ünlenen sevgilisinin etrafındaki çıtır kızlarla savaşmaktan salağı çıkmıştır. Devamlı aynaya, parmaklarıyla düşen yüzünü toparlarsa nasıl görüneceğine bakmaktadır. Bir de dizlerine baksa, o bluzan görüntüden hiç hoşlanmayacak ama...
Tabii en fenası da artık seks yapmak istemediğini fark etmesi olacaktır.
- Charlotte’ın geleceği zaten belliydi. Kocasının aldatıp aldatmadığına takmış! Ne var takacak? En iyisi yüklü bir tazminat alıp boşanması ama o ne yapacak? Salak gibi hırs yapıp asla eskisi gibi olamayacağı kocasının peşine düşecek. Üstelik de o hırsı sevgi veya aşk sanacak!
- Ve Carrie...
Paralar suyunu çekince Mr. Big, Mr. Small’a dönüşecek...
Ne var? O jestler boncukla yapılmıyordu herhalde!
E, evde diz yeri yapmış eşofman altıyla dolaşan birinin lakabı Mr. Big olamaz değil mi?
Olsa olsa Pig olur...
Bizdeki dana gibi yani...
E tabii moral sıfır, öteki iş de olmayacak...
Sinir stres...
Carrie de artık ayakkabılarını giyip evde temizlik yapar!
Ama ben yine de bu kıştan umudumuzu kesmeyelim diyorum.
Bakalım neler olacak?