Savunma mekanizması mıdır nedir? Başka bir şeyi değiştiremiyorsan... Mesela eşini, işini, etrafındakileri, şehrini, ülkeni, ülkende olup bitenleri değiştiremiyorsan, kendini değiştirirsin.
Bir frekans ayarı yaparsın. Tıpkı radyo kanalı değiştirir gibi...
Bir düğmeye basarsın, o sabah başka bir atmosfere girersin.
Öyle büyük değişimlerden bahsetmiyorum, ufak tefek şeyler... Ufak mufak ama seni yaşadığın o monotonluktan kurtaracak kadar özgül ağırlığı vardır.
Kendini başka türlü hissettirir.
Ne mesela...
Bir kıyafet, bir saç modeli, bir takı...
Kadınlardan başlayalım...
Audrey Hepburn nefesi!
- Dağınık saç atmosferi...
Öyle bir ruh hâli vardır. Ve o ruh hâlini saçı dağınık dolaşandan başkası anlayamaz. Anlasa da yanlış anlar! Bu aslında önemli bir hâldir: Kadın o sırada, inanmayacaksınız ama aslında kendini tahmin edemeyeceğiniz kadar seksi hisseder. Artık seksi hissettiği için mi saçı dağıtır yoksa tersi mi, onu bilemem. Ama seksi hisseder. Daha da ilginci seksi göründüğünü de zanneder. Bir özgürlük ve meydan okuma da vardır o dağınık saçlarda... Dağınık dediysem öyle deli gibi saçını karıştırıp dağıtmış değil, doğal bir dağınıklıktan söz ediyorum. Böyle yüzüne saçları düşürmeler onu oradan çekmemeler falan... Bir Beyonce ya da BB atmosferidir o. Hoştur aslında:))
- Salaş hırka atmosferi...
Böyle kol boyu ellerin yarısına kadar falan... O hırkayı giyen kadın, 20’li yaşlarının ruh hâline bürünür. Aradaki yıllarda sanki hiçbir şey olmamış gibi! Sanki hâlâ bir evin tek kızı gibi! Biraz şımarık, biraz saf, kandırılabilir ama sıcak. Öyle gerzek gerzek çocuk konuşmaları falan yapmaz ha! Tatlıdır. Aynen salaş hırka gibidir. Evet, davranışları sana biraz tuhaf gelebilir, hani yaşına uymuyor gibi ama komik ve toleranslıdır da... Yeter ki onu, o sırada gerçeklerle karşı karşıya getirme! Anında kendine gelir, şaşırırsın!
- İnci kolye atmosferi...
Bu değişik bir atmosferdir. İnci kolye takmış bir kadın artık o andan itibaren hanımefendi kişiliğine bürünmüştür. Yani o tarafını ortaya çıkarmıştır. Ve bundan asla ödün vermez. Az konuşur, kahkaha atmaz; bütün hareketleri kısıtlıdır yani. Çünkü o sırada Audrey Hepburn nefesi alıp veriyordur. Sempatik ve masum. Sevişemez mesela! O kolye orada durdukça, o da durur. Belki öpüşebilir ama o da en masumundan... Hele hele öyle ilk gece falan, unutun...
Niye? Çünkü onun atmosferi farklı.
Başka atmosferler de var.
Bitmedi yani...
Atmosfer değiştirmek lazım...
Haberin Devamı