Yıllardır...
Özellikle de son 1 senedir...
Hayatımıza bak!
Ruh hâlimize, moralimize, sinirimize bak!
“Ne var ki?” diye soruyorsan, gecelerimize bak!
En iyi oradan anlaşılıyor..
Sadece bizim olan gecelerimize...
Bizim ve bizimle olmasını istediklerimize ait olan...
Yani bir zamanlar öyleyken...
Şimdi...
Kucağımızda Twitter, televizyonda bir haber tartışma programı, sırf itiraz ve itaat olsun diye konuşan bir adamın/kadının kışkırtıcı, tutarsız ve zorlama demagojik sözlerine, hayret ve sinir içinde, akılcı cevaplar yetiştiriyoruz.
Hem de her akşam!
Yüzde 30 mudur, 35 midir nedir; onlara, bir taraf olmadığımızı...
Demokrasiyi...
Özgürlüğü...
Yasakçılığı...
Ayrımcılık yapmamamız gerektiğini...
Adaletin, hukukun evrenselliğini...
Saygıyı...
Sevgiyi...
Dürüstlüğü...
Vicdanı falan anlatmaya çalışıyoruz...
Artık her şey ‘bile bile’
Daha da kötüsü...
Ve aslında daha da ilginç olanı...
Bilmiyorlar mı?
Biliyorlar.
Hem de bal gibi biliyorlar!
Neyin yalan, neyin demokrasi, neyin evrensel, neyin kişisel, neyin montaj, neyin dublaj olduğunu bilmiyorlar mı?
Onu da biliyorlar!
Hem de hepsi biliyor.
Bu ülkede artık her şey “bile bile...“
De...
Olan hayatlarımızdan çalınan gecelere oluyor...
Kaç kitaptan, kaç filmden, kaç şarkıdan...
Kaç yeni fikirden...
Kaç fırtınalı sohbetten...
Kaç kahkahadan...
Öğreneceğimiz kaç yeni duygudan...
Kaç ileri fikirden oluyoruz kim bilir?
Bırak hayatımızı yaşamayı, başa döndük...
Bırak ilerisini, elimizdekini kurtarmanın peşine düştük!
Yani diyeceğim;
Asıl, hayatımızdan çalıyorlar...
Hayatımızdan!
Yoksa diğerlerinin hesabı nasıl olsa verilir. Bugün olmasa, yarın... Yarın olmazsa öbür gün...
Ama hayatımızdan çaldıklarının, aldıklarının hesabını...
Kim, nerede verecek acaba?
Asıl, hayatımızdan çalınıyor
Haberin Devamı