Yıldırım Tuna’dan pazar fıkraları

Haberin Devamı

Hepinize keyifli pazarlar dilerim

Aynı durum

İki arkadaş sohbet ederlerken “Bir düşün” demiş birincisi, “Tanımadığın bir yerde kendine geliyorsun, içinde cüzdanın olan ceketin yok, pantolonunda da beş kuruşun yok.. Ne fena değil mi?..” Diğeri “Boş versene..” diye cevap vermiş, “Aynı durumda kendine geldin donun yok ve pantolonunun cebi para dolu.. O daha fena!”

Temel’in hesabı

Son derece mutlu Temel’e arkadaşları merak edip “Böyle problemsiz yaşamayı nasıl başarıyorsun?” diye sormuşlar. “Haftada 1000 liraya profesyonel birini kiraladım, ben hiçbir şeye kafamı takmıyorum. Benim yerime her şeye o endişeleniyor” demiş Temel gülerek, “O günden beri en ufak bir sorunum yok.” Arkadaşı hayretle sormuş: “Haftada 1000 lira? Nasıl ödüyorsun bunu?” Temel “Boş veeerr..” demiş, “Bırak o düşünsün, problem onun.”

İstemediği şey

Kadın pazar günü öğleden sonra evine gelmiş, bir bakmış ki mutfakta tabaklar eviyeden taşıyor, salon berbat, kirli çamaşırlar, boş bira şişeleri, kuruyemiş kabukları yerde, küllükler ağzına kadar dolu, kocası çubuklu pijamasıyla divanda devrilmiş maç seyrediyor, çoraplar fırlatılmış avizeden aşağı sallanıyor. “Bana bak!” diye bağırmış müthiş sinirlenerek, “Şimdi bana hayatta hiç ama hiç istemediğim bir şeyi yaptıracaksın!” Adam “Hiii..” diye sevinçle divandan ayağa fırlamış, “Yaşasın.. Sevişeceğiz yani!”

Obez değilsin ki

Aşırı fazla kilosundan hayli rahatsız olan genç kız doktora muayene olmak için bluzunun düğmelerini açarken “Obez görünümümden çok utanıyorum doktor” demiş sıkılarak. “Utanacak ne var ki? Hiç de ‘çok kötü’ bir durumda değilsiniz..” demiş doktor. “Ciddi misiniz?” diye cevap vermiş genç kız sevinerek. “Tabii ki” demiş doktor, “Şimdi bana dilinizi çıkartıp mööö dermisiniz? Bir de nefesinizi tuttuktan sonra ani vermeyin masamın üzerinde önemli evraklarım var.”

Paylaşmak

Kadın ıssız sokağa sapınca karşısına aniden çıkan teşhirci sapık beyaz trençkotunun önünü iki yana açıp çırılçıplak vücudunu göstermiş ve hırıltılı bir sesle, “Bundan biraz ister misin?” diye sormuş sırıtarak. Birden şaşıran kadın kendini toparlar toparlamaz “İstemez” demiş, “Sen yoluna devam et, etrafla paylaşmaya kalkacağın kadar bir şey yok ki zaten.”

*****


Gani Yıldız’dan

H er gün tiryakisi olduğunuz Gani Yıldız’ın cümleleri bu hafta yoktu. Gani Yıldız hergün bir değil birkaç cümle gönderiyor. Ben bunlardan bir tanesini koyuyorum, kalanları da pazar günleri sizlerle paylaşıyorum. Gani Yıldız’ın cümleleri bu hafta yazmadığından değil, sayfada yer kalmadığı için konamamış. Bazen gazete çok dolu olunca bir cümleye bile yer bulmak zorlaşabilir tabii.

İşte bu haftanın cümleleri:

Yüksek yargı tek çatı altında toplanacakmış. AKP Genel Merkez Binası’nın neden bu kadar büyük olduğu şimdi anlaşıldı!

***


Kadın cinayetleri son 7 yılda yüzde 1400 artmış. Demek ki “Kadının adı yok” zamanları iyi günlerimizmiş. Artık kadının kendisi yok...

***


Geçtiğimiz yıl, kredi kartından nakit çekiminde rekor kırılmış. “Ekonomi iyi gidiyor” diyorlar ama böyle devam ederse 2013 sonu rekor tescili için Guinness yetkililerini çağırabiliriz.

***


Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “Demokrasi korkuların değil, hürriyet şarkılarının rejimidir. Biz, ‘Bu şarkı bitmez’ diye yola çıktık” demiş. Biz de elde mikrofon, “İnşallah başlar” diyerek yol kenarında bekliyoruz.

***


AKP’li belediyelere diğer belediyelerden daha fazla operasyon yapılıyormuş. Onlar olsa olsa estetik operasyonudur. Diğer belediyelerin ciğerlerinden girilip bağırsaklarından çıkılıyor!

***


Bazı ülkeler radara yakalanmayan “hayalet gemi” ya da “hayalet uçak” yapıp gururlanıyor. Onlar da bir şey mi? Biz bütün generalleri içeri atıp “hayalet ordu” yarattık.

***


Çanak antenler görüntü kirliliği yarattıkları gerekçesiyle kaldırılacakmış. El değmişken ekranlara çıkıp bilgi kirliliğine sebep olan yandaş çanak tutucular da temizlense ne güzel olur.

***


Nüfusu gençleştirmenin yolunun en az 3 çocuk olduğundan emin değiliz. Zira bu devirde 3 çocuğa bakacak çiftler 2 kat hızlı yaşlanıp ortalamayı yeniden yükseltecek.

*****


Hiç bilinmeyen atasözleri

Okurlarımdan Abidin Lütfi Demir çok güzel bir önyazıyla birlikte hiç bilinmedik atasözleri göndermiş. O girişle birlikte okuyalım.

Sevgili dostum; dostum diyorum zira sizi dostlarım kadar çok seviyorum. Siz benim için bir dostsunuz. Size ekli dosyada pek bilinmeyen atasözlerinden gönderiyorum. Eğer uygun bulup pazar günleri yer verirseniz onur duyarım. Arzu ederseniz bunların sayısını çoğaltabilirim. Yürekten saygılarımla..

1- Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini fark ettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh’un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu fark ettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki ‘gerçek barış’ dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir. (Kızıldereli Mohawk Boyu Atasözü)

2- Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildikçe de karıncalar balıkları yer. Kimse bu günkü üstünlüğüne gücüne güvenmemeli. Çünkü kimin kimi yiyeceğine, suyun akışı karar verir. (Afrika Atasözü)

3- Ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin. (Tibet Atasözü)

4- Kader sana hayat diye ekşi bir limon uzattıysa sen üstüne tekila ve tuz iste. (Meksika Atasözü)

5- Sevmek keman çalmak gibidir, bilmeyen kötü sesler çıkarır. (Bolivya Atasözü)

7- Evlenmeden önce gözlerinizi dört açın, evlendikten sonra yarı yarıya kapayın. (Brezilya Atasözü)

8- İnsanlar yaşadığı için değil, yaşamadıkları için yaşlanırlar. (Portekiz Atasözü)

9- Bekârken iki gözünü aç, evlendikten sonra birini kapat. (Jamaika Atasözü)

DİĞER YENİ YAZILAR