Maçlarda okunan İstiklal Marşı da artık kalkacak mı?

Haberin Devamı

Lig maçlarında çok alıştığımız ilk görüntü, takımların sahaya dizilmesi tüm stadyumun hep bir ağızdan İstiklal Marşımızı okumaları.

Böyle bir kural yok elbette.

Ama bu 80’li yılların sonunda “teröre karşı duyulan öfkenin” bir sonucu olarak ortaya çıkmıştı.

İlk başlarda, takımlar böyle bir şeye hazırlıklı bile değildi.

Ama tam maç başlarken tüm tribünler ayağa kalkar ve İstiklal Marşı’nı okumaya başlardı. Doğal olarak maç başlamaz, hakemler ve futbolcular da esas duruşta marşı dinlerdi.

Bu ilk başlarda stadyumda “kakafoni” yaratıyordu, çünkü nedense biri komut vermezse hep bir ağızdan İstiklal Marşımızı söyleyemiyoruz.

Bu olay her maçta yaşanmaya başlanınca, takımlar da çareyi buldular. Seremoni sırasında hakemler ve takımlar yanyana dizildiler, stadyum hoparlöründen İstiklal Marşı sesi yükselince kalabalıklar marşımızı daha güzel okumaya başladı.

Bu gelenek yıllardır bozulmadan sürüyor.

Ama şimdi durum farklı artık.

Teröristlerle pazarlıklar yapıyoruz, Anayasamızdan Türk’ü, milliyetçiliği, Atatürk’ü çıkarmak için çabalıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin rumuzundan bile birileri rahatsızlık duymasın diye TC’yi kaldırıyoruz.

Artık sıranın lig maçlarında “teröre lanet” amacıyla okunan İstiklal Marşı’na da geldiğini zannediyorum.

Çünkü bunun da “süreci bozar” diye kimilerini rahatsız ettiğini bilmemek safdillik olur.

Evet, bakalım “Maçlarda artık İstiklal Marşı okunmasın” da denilecek mi?

İşte bu haftanın fıkraları

Bu hafta da Yıldırım Tuna’dan gelen fıkralarla keyifli pazarlar dilerim..

Adres değişikliği

Boşanma davası sonuçlanınca kadın otomobili devralmak için Emniyet Müdürlüğü’ne gitmiş. “Adreste bir değişiklik olacak mı?” diye sormuş memur. “Hayır” diye cevaplamış kadın. “Vayyy” demiş memur, “Evi de kaptık desene.”

Afrika’dan mı?

Kadın, jinekoloğa muayeneye gitmiş. Doktorun özel trapezli sandalyesine oturmuş. Muayene başlamış. Kadının kontrolde gerginliğini almak için ortaya bir mevzu atmak isteyen doktor onun sandaletlerinin altındaki “Afrika” yazısını görünce “Afrika’dan mı geldiniz?” diye sormuş gülerek. “Hii, inanamıyorum” demiş kadın, “Hâlâ mı belli?”

Uyku diyeti

“Zayıflamak için gittiğim diyetisyen bana bol bol uyku verdi” dedim. “Aa? Uykunun diyetle ne alakası var?” Cevapladım: “Olmaz mı hayatım. Uyurken yemek yiyemiyorum ki..”

Başka yerde konuş

Kadın, salonda oturan kocasının yanına gidip “Seni çok seviyor ve senden başka bir şey düşünemiyorum” demiş ve “Ellerini ellerimde hissetmeyi o kadar özledim ki” diye devam etmiş. Adam, “Yahu şurada maç seyrettiğimi görmüyor musun?” demiş sinirlenerek, “Git şu telefon konuşmanı mutfakta yap yahu.. Tövbe tövbe!”

Vaziyet ciddi

Annesi matematikten sürekli zayıf notlar alan çocuğunu, bir faydası olur düşüncesiyle Katolik okuluna göndermiş. Çocuk bu sefer hep tam not almaya başlamış. Sebebini merak edip sene sonunda oğluna sormuş, “Yavrum ne değişti?” diye. “Ya anne” demiş çocuk, “Okulun ilk gününde girişte matematikteki artı işaretine kollarından çivilenmiş adamı görünce kendi kendime ‘oğlum şaklabanlığın gereği yok, vaziyet ciddi’ dedim..”



Gani Yıldız’dan seçmeler

Teröristbaşı yeni mektubuna, “Saygıdeğer Türkiye Halkı” diyerek başlamış. Kendisine bu kadar saygı gösterilince o da saygıda kusur etmek istemiyor olmalı.

***


Yeni yasayla geçiş üstünlüğü kazanacak olan milletvekilleri trafikte ambulans muamelesi görecekmiş. Bari her vekil arabasına trafiğin “hasta ettiği” birkaç vatandaş alsa!

***


AKP’nin emeğin hiçbir türlüsüne saygısı yok. Bkz. Emek Sineması.

***


Ergenekon sanıkları, “Yargılama sürecini tanımıyoruz” demiş. İsteseniz de tanıyamazsınız, zira bu süreç tanınmayacak halde.

***


BDP’nin hazırladığı kanun teklifinde “Sayın Öcalan” ifadesi geçiyormuş. Hayırlı olsun. Böylece Sayın Öcalan (!) Meclis’e de girdi.

***


TBMM’nin yeni Halkla İlişkiler Binası’nda ithal granit kullanılmış. Her fırsatta yerli malını kullanmayı öğütleyenlerin bu tercihi, “Meclis’in PR’ı” açısından iyi olmamış.

***


Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Fazıl Say o cezayı piyano çalmaktan almadı” demiş. Valla bu adalet sistemiyle bir gün piyano “çalmaktan” da alırsa şaşırmamalı.

***


Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz’de yerin 560 metre altına inmiş. Harekete geçirdikleri toplumun fay hatlarını yakından görmek istemiş olmalılar.

***


İnsan hayatının 3’te 1’i yatakta geçiyormuş. Bu insan siyasetçi ise kalan 3’te 2’si de koltukta geçiyordur.

DİĞER YENİ YAZILAR