Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ Erdoğan’ın “Biz her türlü milliyetçiliği ayağımızın altına alan bir iktidarız” açıklamasına Twitter’da cevap verdi. Elekdağ “Telkinim hatanızdan dönme erdemini göstermenizdir” dedi. Başbakan’ın sözlerini iki açıdan ele aldığını belirten Elekdağ şunları yazdı:
“Birincisi, ‘her türlü milliyetçilik’ ifadesi, Kurtuluş Savaşı’nda şahlanarak Anadolu’yu düşmandan arındıran Türk milliyetçiliğini de kapsıyor. Bu nedenle ben zât-ı âlinize soruyorum: Milliyetçilik duygusu ile millet olarak var olma ve yaşama azmi Kurtuluş Savaşımızda bir şuur ve iman hâlinde yaşamasaydı, bugün hür, haysiyetli ve şerefli bir millet olarak ayakta kalabilir miydik? Anadolu düşman kuvvetlerinden arındırılabilir ve Türkiye Cumhuriyeti kurulabilir miydi?
İkincisi Sayın Başbakan, ‘Türk milleti’, asla ve kat’a bir kavmin, bir ırkın veya bir etnik grubun adı değildir.
Bir gönül bağı olan Atatürk milliyetçiliği, diğer milliyetçi akımların sizi rahatsız eden sakatlıklarından arındırılmıştır. Şöyle ki: Atatürk milliyetçiliği, ırkçılık, Turancılık karşıtıdır, kafatasçılığı reddeder, özgürlükçü ve eşitlikçidir, demokrasiyi hedefler, dünya ile barışıktır, başka milletleri ne hakir ne de kendinden üstün görür.
En önemlisi de, Atatürk milliyetçiliği, Türk halkını, tüm toplum bireylerini dil, kültür ve tarih bilinci temelinde ‘Türk Milleti’ ve ‘Türklük’ şemsiyesi altında birleştiren bir toplumsal yapıdır. Bu milliyetçiliği ‘ayak altına almaya’ kalkarsanız, o zaman, Türkiye halkını milli kimlikten ve aidiyet duygusundan yoksun bırakır, bölünmüş, ufalanmış, dejenere bir kitleye dönüştürürsünüz.
Türkiye’yi, Türk milletinin var olmadığı bir noktaya getirirseniz, Türkiye Yugoslavya’ya döner, parçalanır.”
Olay çıkan illere bakın
Nevruz Bayramı 40 ilde “herkes rahatlıkla kutlasın” düşüncesiyle gerçek gününden birkaç gün önceye denk gelen pazar günü kutlandı.
Her ne kadar Nevruz herkesin bayramı olarak kabul edilse de, pazar günkü törenler sadece BDP’lilerin katılımıyla yapıldı ve birer PKK- Öcalan propagandasına dönüştü. Alınan geniş güvenlik önlemleri nedeniyle gösteriler olaysız tamamlandı sadece İzmit, Adapazarı ve Erzurum’da bazı olaylar çıktı.
BDP mitingine tepki gösteren bazı vatandaşlar Türk bayrakları açarak karşı gösteri yapmaya kalkıştı. Polis su ve biber gazı sıkarak kalabalıkları dağıttı.
Burada iktidarın dikkat etmesi gereken şu; her üç kentte de AKP yüzde 50’lerin üzerinde oy almış. Bu kentlerde bu tür gösteriler oluyorsa, “barış” adı altında yürütülen ne olduğu belirsiz sürece kendi seçmeninin tepkili olduğu görülüyor demektir.
Anketler çarpıtılarak “halk arkamızda” diyenlerin biraz düşünmesi gerek.
Referandumda ne olur sorusu
Pazartesi sohbetimde “Anayasa referandumu çok tehlikeli” demiştim. Bazı okurlar “Çok güzel bir analiz olmuş ama en önemli bölüm tek cümleyle anlatılmış. Biraz daha ayrıntı ver” diyen mesajlar göndermişler.
Aslında ne demek olduğu belli ki de kısaca biraz daha açayım;
AKP’nin kafasındaki yeni anayasada “Türk milliyetçiliği de Atatürk milliyetçiliği de” olmayacak. Yerel yönetimler adı altında “özerk bölgeler” gündeme gelecek. Muhtemelen “Türk tipi” (ne demekse) bir başkanlık sistemi olacak.
Bu durumda, şimdi “barış dayatması” altında “aman bize faşist, ırçı demesinler” endişesiyle sesini fazla çıkarmayan, ama işin sonuna gelindiği için artık çaresi kalmayan ve bu anayasanın Türkiye’nin de sonunu getireceğine inanan kesimler “hayır” kampanyası doğal olarak çok sert götürecektir.
Şu sıralar “Türk olmadığını söylemenin” prim yaptığı sanılıyor ve karşı tepki görmüyor. Milyonların “Türk bayrağı ile sokaklara indiği” bir günü de hesaplıyorlar mı acaba?
Tsunami olursa bu park ne olacak?
Maltepe’de Büyükşehir Belediyesi milyonlarca metrekare deniz alanını doldurarak “eşsiz” bir park inşa ediyor.
Maketlerde çok güzel görünüyor. Peki proje çevrecilik, şehircilik ve deprem riski açısından irdelendi mi ?
Okurlardan Ertuğrul Berki bir mesaj göndermiş. Diyor ki “Japon jeolog, ‘2 yıl içinde Marmara’da 7 ve üzeri deprem olma riski çok yüksek’ demiş. Tsunami olacağını da eklemiş. Öyleyse Marmara Denizi’ni 170 futbol sahası büyüklügünde doldurmak ne? Tsunaminin olacağı bir yerde doldurma zemin ile park yaparak çoluk çocuğumuzu riske atmak ne oluyor. Bu kaç alkollü araç kullanana bedel bir iş?”