Kim gerçekten Müslüman bir aileden geldiğini biliyor?

Haberin Devamı

Geçen hafta izlediğim “Yüreğine Sor” filmi ve Atatürk düşmanlarının “Cumhuriyet dönemine yönelik” yalanlarla dolu saldırıları Türk tarihi konusundaki bazı bilgileri yeniden ortaya koyma hissi uyandırdı bende.

* MALAZGİRT SAVAŞI: 1071 Malazgirt Savaşı Türkler’in Anadolu’ya “resmen” girişi olarak kabul edilir. Selçuklu Sultanı Alparslan 50 bin kişilik ordusuyla Malazgirt’te, Bizans İmrapatoru Romen Diyojen’in 200 bin kişilik ordusunu yenmiş ve Anadolu’da dağılmaya başlamıştır.

* ÖNCE DE VARDI: Daha önceleri bazı Türk aşiretleri Anadolu’ya girmiş ve kendilerine yeni yaşam alanları bulmuşlardır. Nitekim Orta Asya’nın giderek kuraklaşan ve verimsizleşen topraklarından uzaklaşmaya çalışan Selçuklular da Anadolu’ya daha önce akın eden Türk boylarından aldıkları bilgiler nedeniyle rotalarını Anadolu’ya çevirmiştir.

* İÇ İÇE BİR YAŞAM: İşte resmen bu tarihten sonra Anadolu’ya yerleşen Türklerle bu coğrafyada yaşayan çok çeşitli ırk ve dine sahip olanlar arasında ilişki başlamıştır. Türkler bir taraftan hızla çoğalırken diğer taraftan da diğer dinlerle özellikle Hristiyanlarla iç içe yaşamaya başlamışlardır.

* MÜSLÜMANLAŞTIRMA: Türkler sayıca çoğaldıkları yerlerde başka dinlerden olanları Müslümanlığa geçmeye ikna etmişler, güzellikle ikna olmayanların bir bölümüne de şiddet uygulamışlardır.

* GAYRİMÜSLİM OLANLAR: Buna rağmen çok uzun yıllar İslam dışındaki dinler de yaşam alanı bulmuşlar ve dinlerini yaşayabilmişlerdir. Türk tarihini yorumlayanların bir bölümü bunu Türkler’in tüm dinlere olan saygılarının bir sembolü olarak gösterseler de, işin aslı bu değildir. Önce Türk devletleri sonra en büyüğü Osmanlı, diğer dinlere saygı göstermiş olmakla birlikte her fırsatta Müslümanlaştırma operasyonları yapmışlardır.

* ZORLAMA ÖRNEKLERİ: Buna rağmen Müslüman olmayan toplumlara kimi zaman ağır vergiler koyarak, kimi zaman eşit vatandaş saymayarak, kimi zaman da tehcir uygulayarak Müslümanlığı dayatmıştır.

* MÜSLÜMAN GÖRÜNMEK: Bu nedenle, yüzyıllar içinde Türklerle kaynaşmış başka din ve ırklara bağlı toplumlardan bazıları tamamen Müslümanlığı seçerken, bir kısmı da çareyi “Müslüman görünmekte” bulmuşlardır. Osmanlı’nın son dönemlerine kadar “Müslüman görünmeyi” başaran ve kendi dinlerinin kurallarını gizlice uygulayanlar olmuştur. Şu anda bunun örnekleri galiba yok.

* KİM BİLİYOR? Ataları Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yaşayanların pek çoğu şu anda “Müslüman kaynaklı bir aileden mi yoksa gayrimüslim bir kaynaktan mı geldiğini” eğer çok ince bir araştırma yapmadıysa bilemeyebilir. Bugün kendini “hep Müslüman bir aileden geldiğini” sananlar, aslında gayrımüslim bir kökene sahip olduklarını öğrenirlerse herhalde şoke olacaklardır.

***


Aşkın inancı, inancın aşkı sorgulaması

Yusuf Kurçenli’nin “Yüreğine Sor” filmi geçen hafta vizyona girdi. Gidip izledim ve gerçekten çok beğendim. İki nedenle; birincisi hem dönem hem de köy filmi. Köy filmi denince hep Güneydoğu konulu filmlere alışkın olanlar benim gibi şaşıracaklardır, çünkü bu film Doğu Karadeniz’de geçiyor.

İkincisi, çok önemli bir gerçeği ve bunun ruhlarda yarattığı derin acıyı anlatan bir film.

Yıl 1856. Bu tarihten 30 yıl önce imzalanan Tanzimat Fermanı gerektiği gibi uygulanamamış. Bunun üzerine bir “Islahat Fermanı” hazırlanmış.

Giderek zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu’na tıpkı şimdiki gibi “Eğer Batı ittifakı içinde olmak istiyorsanız bunları yapmak zorundasınız” deniliyor. Batı’nın üzerinde önemle durduğu konu “Müslüman olmayan toplumlara baskı yapılmaması ve eşitlik verilmesi.”

Islahat Fermanı “Artık Müslüman-gayrımüslim ayrımı yoktur. Herkes eşit vatandaştır, Müslüman olmayanlar zorla Müslüman yapılmayacak, herkes dinini özgürce yaşayacaktır” diyor. Filmdeki Doğu Karadeniz Köyü’nde Ortodokslar da var. Ama daha önemlisi bir de kendilerini saklayan ve “Müslüman görünen” Ortodokslar yaşıyor. Bunlar Müslümanlardan daha fazla uyuyorlar dini kurallara. Cuma namazlarında ön saflardalar. Beş vakit namazın tamamını camide kılıyorlar.

Ama evlerinin altında kendi kiliseleri var. “Affet bizi İsa” diyerek her namazdan sonra bu gizli kiliselerini ziyaret ediyorlar.

Herkesin çok sevdiği Hacı Süleyman ve ailesi, köyün en Müslümanı gibi görünüyor ama aile aslında Hristiyan. Bu ailenin küçük oğlu Müslüman bir kıza tutulmuş kız da ona.

Islahat Fermanı’nın ilanı ile halka “Herkes kendi dinini açıklayabilir, kimse baskı görmeyecek” müjdesi veriliyor.

Peki bu Karadeniz köyünde yaşayan “Müslüman görünümlü Hristiyanlar” ne yapacaklar? Kimi “Biz açıklayacağız kimliğimizi” diyor, kimi de “Deli misiniz, bugüne kadar bizi Müslüman bildiler, şimdi yaşatmazlar ki.”

Ve bu olayın ortasındaki bir aşk. Açıklasan dert açıklamasan dert. Gerisini gidin filmde izleyin. 150 yıl öncesinin gerçeğini de görün.

DİĞER YENİ YAZILAR