Birinci cümle: İdam cezasına şiddetle karşıyım. Bunu yıllardır defalarca dile getirdim.
İkinci cümle: AKP’den önceki hükümetin idam cezasını kaldırmasını da hararetle destekledim.
Üçüncü cümle: İdam cezasının kaldırılması ile Apo arasında asla bir bağlantı kurmadım, çünkü bunun bir anlamı yok.
Şimdi gelelim konumuza.
AKP ile MHP arasında bir idam kavgası yaşanıyor. MHP lideri, bir mitingde halka ip atarak “Haydi Apo’yu as bakalım” dedi.
Tayyip Erdoğan da “O ipi zamanında sen atsaydın” diye karşılık verdi.
Tabii bu karşılıklı miting konuşmaları benim yazdığım gibi uygun cümlelerle olmadı. O konuşmaları haber sütunlarında bulabilirsiniz.
Burada bence önemli olan idam ve özelikle Apo’nun idamı konusunda yaşanan yakışıksız durum ve AKP liderinin milyonlarca insanın gözünün içine baka baka gerçekleri saptırması.
Evet Tayyip Bey doğruyu söylemiyor, pek çok konuda yaptığı gibi karşısındaki halkı aptal ve hafızasını yitirmiş olarak görüyor.
Şu gerçeği hemen saptamak gerek. Eğer Apo asılmadıysa, bunda bugünkü AKP kadrolarını oluşturan eski Fazilet Partisi’nin sorumluluğu MHP’den katbekat daha fazladır.
İdam cezası 1999 yılında Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinde kaldırıldı. Şimdiki AKP “Demokratikleşmeyi biz gerçekleştirdik” diye böbürleniyor ya, demokrasi yolunda atılan en önemli adımlardan biri idam cezasının kaldırılmasıdır. Üstelik idam cezası kaldırılırken iktidarın ortaklarından biri MHP idi.
İşte Tayyip Bey meydanlarda doğruyu dile getirmezken, MHP’nin bu durumunu kullanarak “etik” davranışın dışına çıkıyor.
İdam cezası MHP’nin iktidar ortağı olduğu dönemde kaldırıldı ama, MHP bu değişikliğe karşı oy kullandı.
1999’da MHP’nin 117 milletvekili vardı. MHP’liler Apo’nun da yararlanacağını düşünerek idam cezasının kaldırılmasını sağlayan Anayasa değişikliğine ret oyu verdi.
Ancak MHP lideri Bahçeli “Demokrasi inancı gereği” meclisin kararına saygı gösterdi ve durumu kabullendi. Kimileri “MHP neden hükümetten ayrılmadı?” diye eleştirdiler elbette.
Ama Bahçeli demokratik bir duruş sergiledi, koalisyonların “Benim istediğim olmazsa hükümeti bırakırım” anlayışı ile sürdürülemeyeceğini gösterdi.
Peki, iktidar ortağı MHP idam cezasının kaldırılmasına karşı oy kullanırken yasa nasıl oldu da Meclis’ten geçti?
Nasıl olacak Fazilet Partisi’nin oylarıyla. Ondan önceki anayasa değişikliklerine hep karşı çıkan Fazilet Partisi idam cezasının kaldırılması yönünde oy kullandı.
Çünkü idam cezasının kaldırılması demokratikleşme yolundaki en önemli adımdı. Bugünün AKP’sinin çatısını oluşturan tüm isimler (Abdulah Gül, Mehmet Ali Şahin, Abdüllatif Şener gibi) idam cezasının kaldırılması için oy verdi.
Yapılan çok doğruydu.
Ama demokrasiyi ağzından düşürmeyen Tayyip Erdoğan, dünkü önemli kararlarını unutup bugün Apo’nun idamı üzerinden siyaset yapıyor, üstelik doğruyu da söylemiyor.
Miting meydanlarında halkı “asalım, keselim” diye tahrik eden bir kişi nasıl olur da demokrat olur? Bu millet bu kadar enayi mi?
Paşa paşa susup oturun, borsayı da düşürmeyin
Hey, size söylüyorum, hooop duyuyor musunuz?
Öyle ikide bir konuşup bir de bildiri falan yayınlıyorsunuz sonra borsa düşüyor.
Ayıp değil mi, utanmıyor musunuz?
Neymiş efendim irtica yükseliyormuş, Türkiye din devleti olma yolunda yürüyormuş.
Sana ne kardeşim. Bu millet isterse laikliği de kaldırır, hilafeti de geri getirir, zaten hem Müslüman hem laik olunmaz ki, siz bunu bile bilmiyorsunuz. Yazın bir kenara da unutmayın sakın.
İrtica diyorsunuz, sonra ne oluyor, borsa düşüyor. Yüzde 70’i yabancı olan borsada zarar ediyoruz, rezil oluyoruz dünyaya yahu.
Sonra neymiş efendim terör yüzünden aslan gibi gençlerimiz şehit oluyormuş. Bir kere askerlik yan gelip yatma yeri değil ki, tabii ki şehit olacaklar. Bırakın, başımızdaki Allah’ın bir lütfu olan kişi o kellelerin hesabını sormasını bilir. Ayrıca Sayın Öcalan’ı İmralı’da tutmuyor mu, daha ne istiyorsunuz? Alimallah bir bırakır Sayın Öcalan’ı, daha çok kelle verirsiniz. Bizim borsada paramız var, Allah’ın unuttuğu köyden gelmiş delikanlının canı mı önemli yoksa borsadaki paramız mı? Tabii para kardeşim, senin üç kuruşluk maaşın değil konuştuğumuz, milyar dolar, milyar dolar, tamam mı, senin hayalin bile yetişemez bizim konuştuğumuz paraya...
Yok ne mutlu Türküm diyemeyenler varmış. Kardeşim sen bilmiyor musun, bu ülkede 36 etnik kimlik var bir kere, ne Türk’ü ne mutluluğu, alt tarafı bir alt kimlik değil mi Türklük?
Hoooop size söylüyorum, bak hâlâ dönüp bakmıyor bile. Kardeşim bak kızdıracaksınız bayımızdaki adamı. Allah’ın sevgili kulları olduğunuzu anlayın, “çok şükür” deyin, şimdilik kızmadı darılmadı size.
Buraya yazıyorum, kafası bir atar da kızarsa, darılırsa o zaman çekeceğiniz var.
Haydi bakayım, paşa paşa oturun yerinizde.
NOT: Bu ironik bir yazıdır. Vatan’ın gerçek okurları ne yazıldığını elbette anlıyor. Akıl fukarası olanların tepki göstermemesi rica olunur, çünkü ciddiye alınmayacaktır.
Bir ayıp daha
Herkesin “daha yumuşak, daha güler yüzlü, daha uzlaşmacı, daha eğitimli” diye övdüğü Abdullah Gül, Çankaya’ya çıkamayınca birden değişti. Güler yüzü gitti, uzlaşmayı unuttu, eğitimine de uygun olmayan davranışlar sergiliyor. Tayyip Bey de coşkuyu veriyor alttan tabii. Ama her yerde olduğu gibi burada da doğruyu söylemiyorlar.
Tayyip ve Abdullah beyler miting meydanlarında Sezer’i yuhalatmaktan çok mutlu görünüyor. Halka doğruyu söylemeyince ne yapsınlar onlar da yuhalıyor.
Tayyip Bey “Sezer 330 oyla seçildi, Gül 361 oyla seçilemedi, demek ki 330 367’den büyükmüş” diyor alay ederek. Ne ayıp, gerçek öyle değil ki. Sezer’e 276 oy yetiyordu. Çünkü 4. turda seçildi. Ama o dört turda da Meclis’te 367 kişi bulunuyordu. Tayyip Bey bunu unutuyor ve doğruyu söylemiyor.
354 kişiyle ülkeyi yönetemeyince demek ki böyle hırçınlaşıyor insanlar.