Yıldırım Tuna’dan gelen fıkralarla hepinize iyi pazarlar dilerim..
İstek
Doktor, baba adayına “Eşiniz hamile kaldığı andan bu yana geçen 7 ayda sizden aşk ilişkinizle ilgili bir istekte bulundu mu?” diye sormuş. “İlk defa geçen gece bir istekte bulundu” diye cevap vermiş adam. Doktor, “Tam olarak ne dedi?” diye sorunca cevap gelmiş: “Yahu bari öğürürken rahat bırak be azgın herif.”
Uzun isim
Küçük Kızılderili oğlan, “Baba bütün arkadaşlarımın adı Tim, Bob, Joe gibi kısa. Bizim Kızılderililerin isimleri neden çok uzun?” diye sormuş. “Kızılderililer genelde hassas insanlardır. Bebek sahibi olurken etkilendikleri olayları anımsatan isimleri çocuklarına verirler” diye cevap verer baba şöyle devam etmiş: Örneğin annen ablana hamile kalırken o gün batımında gökyüzünün kıpkırmızı görünümü bizi etkiledi. Adını ‘Suda Yansıyan Kızıl Işık’ koyduk. Ağabeyine hamile kaldığı anda bölgedeki kasırga bizi etkiledi. ‘Fırtınada Süzülen Kartal’ adı ağabeyine o yüzden kondu. Anladın mı şimdi bizi ‘Ucuz Çin Malı Dandik Patlak Prezervatif?
Detaylı bilgi
Çok gösterişli bir fıstık girmiş muayenehaneye. “Sizi uzun uzun muayene etmem lazım, soyunun üzerinizde hiçbir şey kalmasın” demiş doktor. “Fakat doktor ben sadece kan tahlil sonuçlarımı almaya geldim. Polikliniğinizdeki diğer doktor bey dün beni tepeden tırnağa muayene etmişti.” demiş kadın. “Haberim var ” demiş doktor heyecandan yutkunarak, “Evet.. Bana çok detaylı anlattı.”
Kötü haber
Memurun biri merdivenlerden düşmüş. İki gün komada kalmış. Gözünü açınca, “Geçmiş olsun” demiş doktoru.. “Size bir kötü bir de iyi haberim var. Birincisi artık ömür boyu çalışamayacaksınız.” Memur “Peki” demiş “Kötü haber ne?”
Miniğin duası
Anne masada yemekleri dağıtır dağıtmaz küçük kız gözlerini kapamış, avuç içlerini birbirine yapıştırıp başını öne eğmiş ve duaya başlamış.. Hayli uzun süren bir dua faslından sonra tek gözünü hafifçe aralayıp tabağına bakmış. Birden “Tanrım” demiş yerinden sıçrayarak “E ama kerevizler tabağımda hâlâ duruyor?”
Gani Yıldız’dan seçmeler
Akil İnsanlar Heyeti’ne bakınca insan ister istemez, “Herkes aklını pazara çıkarmış, AKP kendi aklındakileri almış” diyor.
Soru: 1 Nisan’lar neden eskisi kadar heyecanlı değil? Cevap: Çünkü hayalken gerçek olanlar sayesinde her günümüz şaka gibi.
Otomobil satışları üç ayda uçmuş. Keşke satışları gibi kendileri de uçsa ve trafik işkencesi bitse.
MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, “Engin Alan’ı ziyaret için gittiğim cezaevinde beni muz gibi soydular” demiş. E boş yere, “Adalet sistemi Muz Cumhuriyeti’ninkine dönmüş” demiyoruz.
Başbakan, “Trafikte en küçük sürtüşmede ‘La havle’ yerine el freni çekilip iniliyor” demiş. Acaba bunun sebebi hem “La Havle” hem el freni çektirip saatlerce arabada bekleten trafik olabilir mi?
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Ekonomimizi kasıla kasıla uluslararası toplantılarda anlatıyorum” demiş. Normaldir. Sayın Bakan aynı anlatımı ulusal toplantılarda gerçekleştirse katıla katıla gülüneceğini biliyor.
Allah hiçbir haini ve nankörü sevmez
Hapisteki askerlerden emekli albay Alican Türk’ten yine bir mesaj geldi. Sizlerle paylaşmak istiyorum:
Medyada yer alan haberlere göre Diyanet Atatürk’ün adını hutbelerden kaldırmış.
Bir ara Atatürk’ün resmi de Diyanet’in resmi internet sitesinden kaldırılmıştı da tepkiler üzerine tekrar konmuştu.
Bu konuda duyarlı olduğum için dikkat ettim de ne yazık ki ne geçtiğimiz ramazan ne kurban bayramlarında ne de kandil geceleri dualarında Atatürk’ün adı anılmadı. Çok üzüldüm.
Tabii şunu biliyoruz ki Diyanet İşleri Başkanlığı Atatürk tarafından kurulmuş kurumlarımızdan biridir. Yani bugün o kurum bünyesinde görev yapan tüm çalışanlar işlerini, maaşlarını ve ailelerini geçindirmelerini Atatürk’e borçludur.
Öyleyken Atatürk’e bir duayı esirger hale gelmeleri ne acı!
Fakat aslında bu durumu pek yadırgamıyorum. Çünkü Kutsal Kitabımız’daki pek çok ayette “insanın gerçekten çok nankör olduğu” zaten açık açık belirtilir.
Evet, insanoğlunun nankörlüğü, hatta ihaneti tarihin her döneminde görülür. Lakin Hacc Suresi’nin 38’inci ayetinde ise aynen şu vurgulanır:
Allah hiçbir haini ve nankörü sevmez!
Aslında düşünüyorum da ben Diyanet İşleri Başkanı Mehmet GÖRMEZ’in yerinde olsam, ilk iş olarak her 10 Kasım’da Atatürk için yurt çapında mevlit okutulması talimatı verirdim.
Sahi, bu benden bir çağrı olsun! 26.03.2013