Gizlilik sürerse iktidar terörün altında kalır!

Haberin Devamı

Sevgili okurlar; geçen haftanın en önemli olayı BDP heyetinin Kandil Dağı’nda PKK’lı terörist liderlerle buluşmasıydı. Çekilen fotoğraf ise son derece rahatsız ediciydi. Demokratik olan olmayan hiçbir ülke böyle bir fotoğraf vermemişti bugüne kadar. Türkiye bu alanda gerçekten tarihe geçti.

Devlet başkanı gibi

Dikdörtgen bir masanın başında terör lideri oturuyor. Sağında ve solunda ise Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve diğer teröristler. Masa başındaki terör lideri “muzaffer bir devlet başkanı” gibi dururken diğerleri “teslim şartlarını” görüşmeye gelmiş mağlup ülke delegeleri gibiydiler.

Bu haksızlıktır

Terörü sona erdirmek için verilen çabalar elbette desteklenmelidir, ama yöntemin bu olması yanlıştır, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne büyük haksızlıktır. Halkın çoğunluğunun bu fotoğrafa nasıl bir tepki verdiği şu anda belli değil. Çünkü medyada bu konunun irdelenmesi adeta yasak gibi.

Büyük dayatma

Halkın üzerinde çok yoğun bir dayatma var. Teröristlerle yapılan resmi pazarlıklarla ilgili en küçük bir eleştiri bile sert müdahale ile karşılaşıyor. Ancak hâlâ “ne olursa barış sağlanacak?” sorusuna cevap veren hiç kimse yok. Belli ki, kapalı kapılar ardında bazı kararlar alınıyor.

Gerçek açıklanmalı

İktidar, yandaşları ve iktidarla ortak çalışan BDP ısrarla “sürece zarar vermeyin, bu kez provokasyon olmasın” temasını işliyor. Ancak ne atılan adımlarla ne alınan kararla ilgili tek satır açıklama var. Muhtemelen gizli tutulan kararlarla ilgili kamuoyunun alıştırılmasına çalışılıyor.

Sonuç ne olacak?

Başbakan ısrarla “Bedelini ödemeye hazırım, baldıran zehiri bile içerim” diyor. Başbakan’ın kastettiği “bedel” nedir? Sanıyorum iktidarı kaybetme riskini anlatmak istiyor. Bu garip bir durumdur. Sonuçta Türkiye’ye huzur ve barış gelecekse, kimler neden ve nasıl bedel ödetecektir?

İkisi birden olmaz

Yani hem barış gelecek hem AKP bedel ödeyerek işbaşından uzaklaştırılacak. Bu ikisi aynı anda olmaz. Eğer iktidar teröristlerle görüşerek huzuru sağlayacak ve barışı getirecekse ve halk da bunu destekleyecekse, tam tersine iktidar bedel ödemez büyük bir ödül kazanır.

Bedel varsa eğer

Eğer işin sonu bir “bedelle” bitecekse bu demektir ki, halk yapılanları onaylamamıştır. Zaten bu durumda iktidarın kastettiği huzur ve barış da gelmemiş olacaktır. İktidar yapmak istemiş, yapamamış ve halk tarafından iktidardan uzaklaştırılmıştır. İşin özeti budur.

Tutanaklar...

Bunun en güzel örneği, Başbakan’ın terör lideri Öcalan’la yapılan pazarlıkların medyaya sızmasına gösterdiği tepkidir. Yalanlanamayan bu tutanaklar, pazarlıklarda barışı sağlamak adı altında terör örgütünün taleplerinin yerine getirilmesinin öngörüldüğünü gösteriyor.

Kamuoyu rahatsız

Gözlediğim kadarıyla kamuoyunda, bütün engellemelere, bilgi verilmemesine, sürekli bir “barış pompalaması” yapılmasına rağmen ciddi bir rahatsızlık var. Sanıyorum Başbakan ve kurmayları bunun farkında. Bu nedenle Sokrat’a atıfta bulunarak kahramanlık destanı yazılmak isteniyor.

Milliyetçilik açmazı

Kamuoyunu rahatsız ettiğini gözlediğim bir diğer konu da iktidarın milliyetçilik konusundaki çıkışları. Başbakan’ın bu konuda “hata yaptım” dediğini sanıyorum. Çünkü “Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldık” sözlerinin toplumda hiç hoş karşılanmadığının kendisi de farkında.

Kimlik bunalımı

Başbakan bu nedenle sözlerini düzeltme ihtiyacı duydu. Ayaklar altına alınan milliyetçilikten “ırkçılığı ve kafatasçılığı” kastettiğini söyledi ama bu da yetersiz kaldı, çünkü Türkiye’de hiçbir dönemde çok küçük bir azınlık dışında ırkçılık ve kafatasçılık yapan olmadı ki.

Şunu unutmamalı

Başbakan ve kurmayları, AKP tabanının dindar olduğu kadar milliyetçi duygulara da sahip olduğunu bilmiyor olamazlar. Ama hata yaptılar. Başbakan’ın aşırı özgüveni, “ben ne söylersem inanırlar” psikolojisi bu kez işe yaramamış olabilir. Şimdi işi düzeltme peşindeler.

Demokrasinin erdemi

Başbakan kendini rencide olmuş hisseden halkın duygularını okşamak için “Arap gelin aldım” ya da “Dinsel milliyetçiliği de ayaklarımızın altına aldık” diyor ama bunlar ne kadar geçerli olur belli değil. O halde ısrarla savunduğu demokrasinin en önemli erdemine sığınmalı.

Açıklık gerek

Artık hiçbir maddesi açıklanmayan, “barış” girişimleri halktan saklanmadan, açıklık içinde yürütülmeli, kamuoyu her adımdan haberdar olmalıdır. Aksi halde atılacak her adım teröre verilmiş bir taviz olarak nitelenecektir. Kafası karışan kamuoyu fısıltı gazetesiyle yönlendirilecektir.

O zaman bedel gelir

Yok eğer her şey yine gizli yapılır, gerçekler halktan saklanırsa, işte o zaman “bedel” gündeme gelir. Terör sorunu çözülmediği gibi iktidar da bunun altından kalkamayacağı için ikbal günlerine veda etmek zorunda kalır. Benden söylemesi. Bu da benden iktidara bir iyiliktir.

Hepinize iyi haftalar dilerim.

DİĞER YENİ YAZILAR