Başbakan bazen öyle bir söz söylüyor ki, lafın nereye gideceğini hiç hesaplamıyor. Örneğin geçenlerde Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim’i övmek isterken aslında bir başka itirafta bulunmuş gibi oldu.
Fatih Terim’in de “akil insanlar” içinde yer alabileceğini belirten başbakan “Ama onun meşguliyeti var, yoksa o da listede olurdu” deyiverdi.
Çok güzel de, Fatih Terim’in meşguliyeti varsa, akil denilen diğerlerinin meşguliyeti yok mu?
Onlar boşta gezenin kalfaları mı?
Boğaz dokuz boğum demişler...
Bu Uludere itirafı değil mi?
Uludere olayının üzerinden bir buçuk yıl geçti neredeyse. Hâlâ bir sonuç yok. Güya savcılar inceliyor, mahkemeler dava açmayı bekliyor.
Ama iş sonunda tıkandı. Çünkü Genelkurmay “gizlilik var” diyerek hiçbir belge göndermiyor. Sanki onlar belge göndermeyince bizler de ne olup bittiğini anlamıyoruz. Geçelim...
Ancak Başbakan aslında “Asker bizden talimat alarak operasyon yapar” diyerek bir gerçeği “bir kere daha” itiraf etmiş olmadı mı?
Uludere olayı bir askeri operasyon. Eğer askeri operasyonlar için hükümet talimat veriyorsa, Uludere operasyonunun talimatını da hükümetin vermiş olması gerekiyor.
Bunu aylardır söylüyoruz zaten.
Ki ayrıca, bu talimat hükümetten gitmemiş olsa, asker kendi başına buna kalkışmış olsa, hesabı çoktan görülürdü. O komutanlar çoktan “Ergenekoncu, Balyozcu” diye içeri atılırdı. Demek sorumlu onlar değil.
İstenirse trafik rahatlarmış
Geçen hafta bir sabah evime hayli uzak ama sabahları çok sıkışık olduğunu bildiğim bir güzergâhtaydım.
Ancak şaşırtıcı biçimde trafik akıyordu.
Bir ara gideceğim yere pastaneden bir şeyler almak için, yolun da boş olmasından yararlanarak birkaç dakika park etmek istedim.
Başımda hemen bir polis bitti ve “Burada durmayın” dedi. Hemen karşıdan bir şey alacağımı iki dakika sürmeyeceğini söyledim.
“O zaman karşıya dönün, orası rahat” dedi. Sonra da gerekçesini açıkladı; “Vali bey geçecek de.” O zaman anladım ki, trafik “Vali Bey geçecek” diye bu kadar rahatmış.
Peki nasıl oluyordu bu?
Çok kolay.
Yol boyu polisler dizilmiş. Park etmeye, kaynak yapmaya veya duraklamaya izin vermiyorlar. Herkes kendi şeridinde ve trafik akıyor. Bu kadar kolaymış yani.
O zaman gün boyu bu polisleri neden yollara koymazlar?
“Efendim o kadar personel yokmuş, bütçe yetersizmiş.”
Alın size bir öneri; İstanbul’da on binlerce iş yeri ve şirket var. Hepsine ayda 5 lira trafik vergisi konur. Toplanan para ile “artacak” trafik polisi maaşları ödenir, İstanbul rahatlar.