Sevgili okurlar; geçen haftaki sohbetimizde terörist lider Abdullah Öcalan’la başlatılan resmi görüşmelerin olumlu sonuçlanabileceğini, bunun için iktidarın irade göstermesi ve durumu muhalefetle paylaşması gerektiğini yazmıştım.
Umudum azaldı
Geçen bir hafta içinde sonuca varılacağı konusundaki umutlarımda önemli ölçüde azalma oldu. İktidarın sorunu “tek başına” çözme hevesine kapılması ve Paris’te işlenen üçlü cinayetten sonra konu bir hafta öncesinden farklı bir hâl aldı.
Muhalefetle alay
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendi tabanına ters düşme pahasına, terör lideriyle resmen görüşülmeye başlanmasına destek vermişti. Ancak Başbakan Erdoğan muhalefet lideriyle alay ederek bu desteği elinin tersiyle itti.
Paris’teki cinayet
Tam bu sırada Paris’te biri PKK’nın kurucularından üç kadın öldürüldü. Akla ilk gelen, sürecin baltalanması için “bilinmeyen” güçlerin yine devreye girdiği. Yıllardır bıkmadan kullandığımız, adeta can simidi gibi bir klişe bu.
Bilgimiz yok
Şimdi biraz gerilere gidelim. Terör liderleriyle yapılan görüşmeler yeni değil. İnternete sızdırılan ses kayıtlarına göre 2008’den beri bu görüşmelerin yapıldığını biliyoruz, ama içerikle ilgili bilgimiz yok. Sadece tahminler var.
Ne konuşuluyor?
İktidar “anaların ağlamaması için gerekirse şeytanla bile görüşülebileceğini” belirterek kamuoyunda sempati toplamaya çalışıyor, buna karşı yapılan görüşmelerle ilgili hiç bilgi vermiyor. O zaman bütün bunlar kandırmaca mı?
Terör örgütünün öfkesi
Dağdaki terörist liderlerden Karayılan’ın “Her seçimden önce sözler veriyorlar, sonra hiçbirini tutmuyorlar” cümlesi herhâlde hafızamızdan silinmedi. O hâlde güya her çözüm aşamasında bir engel çıkmasının sorumlusu kim?
Kürtlere eşitlik
Her ne kadar “Kürtler de eşit vatandaşlık istiyor” sloganı bazı çevrelerin propaganda aracı olsa da kamuoyu “Kürtlerin hangi alanda eşit olmadığını” anlamakta güçlük çekiyor. Halkın bunu anlaması da aslında mümkün değil.
Düşmanlık yok
Çünkü Türkiye’de Kürt olmayanların Kürtlerle hiçbir sorunu yok. Yüz binlerce evlilik, yüz binlerce iş ortaklığı, milyonlarca arkadaşlık var. Etnik nedenle Türk’ün Kürt’ü, Kürt’ün de Türk’ü öldürdüğüne kimse şahit olmadı bugüne dek.
Devlet politikası
Halklar arasında bir düşmanlık olmamasına karşın, üniter devleti koruma endişesindeki iktidarlar “ayrılıkçı Kürt hareketi” ile “Kürt halkını” birbirinden ayıramayınca bundan Kürt kimliğinin zarar gördüğü de bir başka gerçek.
Önemli ilerlemeler
Her şeye rağmen sağduyu hep galip geldi Türkiye’de. Özellikle 12 Eylül’den sonra yasaklanan Kürtçe serbest bırakıldı, devlet Kürtçe televizyon kurdu, Kürt kimliği, Kürt kültürü üzerindeki baskılar yok denebilecek kadar azaltıldı.
Eşit vatandaşlık
Bazı sözde aydınların sık sık dile getirdiği “Kürtler de eşit vatandaş olmak istiyor” sloganı asla doğru değil. Çünkü Kürt kökenli vatandaşlarla diğerleri arasında hiçbir fark yok. “Fark var” diyen yalan söylüyordur.
Sorun terörde
Buna karşın “ayrı bir devlet” arzulayan bir kesim milliyetçi Kürt, terörü araç olarak kullanarak 30 yıldır kan dökülmesine neden oluyor. Bugün savaş olarak tanımlanan olaylar aslında terör ve terörle mücadelenin doğal sonucudur.
Özerklik yoksa
İktidar bugün teröristlerle resmen masaya oturdu. Ancak nasıl bir pazarlık sürdürüldüğünü bilmiyoruz. Terörist tarafın “özerklik” ya da “ayrı bir devlet” dışında öne sürebileceği bir talep kalmadı. Konuşulan başka ne olabilir?
Sızdırılanlar
Elbette medyada madde madde pek çok şey sıralanıyor. Ancak bunlar gerçekçi değil. Terör örgütü ne oldu da silah bırakıp liderlerinin başka ülkelere gitmesine razı gelecek? Apo aynı koşullarda kalacaksa terörist neden masaya otursun?
Paris cinayeti
Tam bu sırada işlenen Paris cinayeti kafaları karıştırıyor. Bunu kimin yapmış olduğu yolunda pek çok senaryo var. İktidar “örgüt içi hesaplaşma” üzerinde duruyor, Ergenekon paranoyaklarının hedefinde ise yine derin devlet var.
Hangi derin devlet?
Paris olayını derin devlet gerçekleştirmiş olabilir mi? Evet, ama sanıldığı gibi bu derin devlet mevcut iktidarı devirmek isteyen, iktidara rağmen hâlâ ayakta kalabilen bir derin devlet olamaz. Ama bu olayın Türkiye bağlantısı olasılıktır.
Diğer ülkeler
PKK ile masaya oturanlar ısrarla dünyadaki başka örnekleri gösteriyorlar. Guatemala, İngiltere ve İspanya’da da devlet teröristlerle pazarlık yapmıştı. Ancak bu devletler pazarlığa çok güçlü biçimde oturmayı başarmıştı.
Bileği bükmek
Her üç ülkede de devlet masaya oturduğu sırada karşılarındaki terör örgütü ağır darbeler yemiş durumdaydı. Yani terör örgütlerinin aslında anlaşmaktan başka çareleri kalmamıştı. Mecburen masaya oturdular ve silahlarını bıraktılar.
Türkiye’de farklı mı?
Bu nedenle Paris olayını duyunca Ermeni terör örgütü Asala’ya karşı yapılan operasyonları hatırlamamak mümkün değil. Çatlı’lardan, Çakıcı’lardan söz ederek bu operasyonlar sulandırılmak istense de sonuçta Asala yok edilmişti.
Derin devletse
Eğer Paris olayının arkasında klasik anlamdaki derin devlet varsa arkasının gelmesi olasılığı yüksektir. Bu da Kandil’deki teröristlerin de Avrupa’daki liderlerin de artık asla rahat yaşayamayacakları anlamına gelir.
Başkalarıysa
Yok eğer Paris suikastlarının arkasında iç hesaplaşma ya da başka devletlerin istihbarat örgütleri varsa, işte o zaman da iktidar zorda kalacaktır. Böyle bir ortamda krizi yönetmek zorlayacaktır. Bu da yeni şiddet ortamı demektir.
Paniğe kapılmamak
AKP hükümetini anlamak zor değil. Kürt sorununu tek başına çözmüş olmak ve bölge oylarını toparlamak işlerine çok gelebilir. Ancak durum artık kritiktir ve “ben yaptım” demenin yararının olmayacağı ortadadır. Yeni strateji gereklidir.
Hepinize iyi haftalar dilerim...
Çözüm umudu geçen haftaki kadar güçlü değil
Haberin Devamı