Üzerinden neredeyse 15 gün geçti. 14 kişinin öldüğü patlama ile ilgili somut bilgimiz yok. Sadece iktidar ve yandaşlarının “bombalı araç Suriye’den geldi” açıklaması var. Onun da amacı belli. Esad yönetimi Türkiye’ye gözdağı vermek için bombalı araç gönderdi.
İnsan devletinin yöneticilerine inanmak istiyor ama olmuyor, çünkü yaşananlar birbiriyle örtüşmüyor. Daha önce de defalarca yazdım. İlgilerden “tık” yok. Türkiye’ye yerleşen, ev kiralayan bazı Suriyelilerin bomba yaptığını hatta bazılarının yanlışlıkla meydana
gelen patlamalarda yaralandıklarını, bunların kaçtıklarını, ama iktidarın emriyle yerel yöneticilerin olayları örtbas etmeye çalıştığını yazdım, ekranlarda anlatmaya çalıştım.
Hafta sonunda CHP Milletvekili Hurşit Güneş’in Cilvegözü patlaması ile ilgili basın bildirisi geçti elime.
Güneş olay günü bölgeye gitmiş ve kamera kayıtlarını izlemek istemişti. Ancak valilik “gizlilik!” kararı olduğunu belirterek kasetleri izletmemişti.
Güneş haklı olarak “Bu kasetleri AKP’li milletvekillerinin, hatta TOBB Başkanı ile Hatay Ticaret Odası Başkanı’nın bile izlediğini” belirterek “Bizden saklanmasının bir anlamı olmalı” diyor.
Hurşit Güneş basın bildirisinde bazı noktalara dikkat çekmiş. Birlikte bakalım;
1) Olayın görüntüleri taraflı biçimde kamuoyuna açıklanmıştır. Kamera görüntülerinin sadece 1.5 dakikası ve sadece iki kameradan yayınlanmıştır.
2) Bomba yüklü olduğu söylenen aracın patlama görüntüleri açıklanmamıştır, yayınlanmamıştır. Bu nedenle aracın nereden geldiği konusu hâlâ meçhuldür.
3) Saldırgan olduğu iddia edilen faillerin birinin Türkiye’ye kaçtığının söylenmesi aracın Suriye’den gelmediği konusunda şüphe uyandırmaktadır. Diğer 2 kişinin kaçarken girdiği bölge muhaliflerin kontrolündedir. Kaldı ki, bomba yüklü araç nasıl olmuştur da, muhaliflerin kontrolünde olan bir bölgeden rahatlıkla geçmiştir?
4) Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı George Sabra doğru söylememektedir. Bombanın kendisiyle bir alakası yoktur. Çünkü kendisi o anda 11 Şubatta Halep’in kuzeyindeki köyler yoluyla Bab el-Hava’ya Türkiye’den gelen Özgür Suriye Ordusu komutanlarıyla buluşmaya gitmektedir. Bomba Şam kaynaklı olsaydı, Türkiye’ye yollanmasına gerek yoktu.
5) Suriye’de patlayan bombaların Hatay (Türkiye) menşeli olduğu dünyaca biliniyor. İngiliz televizyonu BBC 30 Ocak’ta bu konuda bir yayın bile yaptı.
6) Tabii bir de Türkiye’nin istihbarat birimlerinin
bu bölgede ne yaptığını iyi bilmek gerekiyor. Bir yanlış strateji de onlar tarafından yürütülüyorsa, bugün hükümetin bu olayı örtbas etme çabası daha da iyi anlaşılabilir.
Ya Türkiye’deki bomba evleri!
Vatan’ın önceki günkü sürmanşetinde
Suriye’de ilkel koşullarda bomba yapılan evlerde çekilmiş fotoğraflar yer alıyordu. Kendilerine muhalif diyen gruplar bu bombaları imal ettikten sonra Esad rejimine karşı sağda solda patlatarak kullanıyor. Sonuçta Esad askerleri mi yoksa siviller mi ölüyor, orası başka tabii.
Ancak benzer bomba evlerinin Türkiye’de de olduğu biliniyor. Aynı ilkel koşullarda hazırlanan patlayıcıların yanlışlıkla patladığı, ölüm ve yaralanmalara neden olduğu da bir gerçek. Sırf Esad’ı sevmediğimiz için bunlara göz yumuluyor. Bomba imalatçıları korunuyor, kollanıyor, hatta iddialara göre bomba yapımı için gerekli malzemeler de tarafımızdan veriliyor.
İşin tuhafı iktidar bu iddialara cevap bile vermiyor. Asıl sorunumuz budur.
BDP niye CHP’ye saldırıyor?
Sinop ve Samsun’da BDP’lilere yönelik eylemlerden sonra BDP’liler ağız birliği ederek CHP’yi suçladılar. Sinop’un CHP’li Belediye Başkanı çırpınıyor, “eylemciler arasında CHP’liler yok, CHP böyle bir saldırganlığa prim vermez” diyor ama nafile. CHP Sinop Milletvekili “Aksini ispat edin hemen istifa edeyim” diye meydan okuyor. O da nafile. Üstüne olay yerinde AKP’li bir ilçe başkanının olduğunu fotoğraflarıyla gösteriyor, BDP yine dinlemiyor.
Nedense BDP’lilerin aklına “Bizi buraya kim gönderdi, bize yönelik saldırılar kimin işine yaradı” diye de düşünmüyor. Çünkü artık BDP- iktidar işbirliği çok ortada ama saklanması BDP’nin şimdilik işine geliyor. O da çaresiz hedef saptırıyor.
Samsun ve Sinop’taki eylemlerde MHP’liler var mıydı? O da meçhul. Çünkü MHP’liler bu tür gösterilerde “Ya Allah Bismillah Allahuekber” diye bağırıyor.
Sinop’taki saldırılar sırasında ise sadece “Allahuekber” sözleri duyuluyordu.
IMF’ye olan borcumuz mayısta bitiyormuş. Çok şükür ki bu işin sonuna geldik. Zira ülkede satacak bir şey kalmadı! (Gani Yıldız)