Bu kadarı da artık şımarıklık oluyor

Haberin Devamı

Aklı başında olan herkes şunları iyi biliyor: Türkiye’de bir iç savaş yok.

Türkiye’de Türkler Kürtleri Kürtler Türkleri öldürmüyor. Türkiye’de eğer birileri kaşımazsa kimse etnik ve dinsel kimliğini ulu orta konuşmuyor. Türkiye’de kimse bir başkasının etnik ve dinsel kimliğini merak etmiyor.

İktidarın ve yandaşlarının bozduğu denge budur. Sanki Türkiye’de bir iç savaş varmış gibi konuşanlar var. Terörün akıttığı kanı sanki çarpışan taraflar var da gençlerimiz ölüyor, analarımız ağlıyor gibi anlatanlar var.

Irkçılığa ve ayırımcılığa karşı gibiymiş gibi davranıp da, sürekli olarak ırkçılık ve ayırımcılık yapanlar var.

Şurası unutulmamalıdır ki; Türkiye’nin çatısını ve temelini oluşturan bu millet, terörün bitmesi, her vatandaşın huzur ve güven içinde yaşaması için terör örgütüyle pazarlık yapılmasına bile katlanıyor ve sesini çıkarmıyor.

Ancak bu engin ve derin hoşgörü, iktidarın aymazlığından güç alarak “Türkiye’yi dize getirdik” diyen teröristler ve yandaşlarının şımarıklığını da giderek artırıyor. Kürt olmadıkları halde sırf Türkiye’ye karşı oldukları için adeta “Kürt ırkçılığına” soyunanlar bu şımarıklığı “Türkleri de anlayalım, onların da hassasiyetlerine dikkat edelim” toplantıları düzenleyecek kadar kendinden geçmeye vardırıyor.

Bu Türkiye sevgisizleri toplantılarında “Türklerle ilgili empati yapmalıyız” önerilerini getirdikten sonra asıl amacın Tayyip Erdoğan’ı yüzde 60 oyla “Federal Türkiye’nin Cumhurbaşkanı seçmek” olduğunu da saklamıyorlar.

Şımarıklıklarını “Şimdi Türk sorunu oldu” diyerek daha da artıran bu sevgisizler “Artık ne mutlu Türküm diyene sözünü rahatlıkla söyleyemiyorlar” diyerek bundan duydukları mutluluğu da dile getiriyorlar.

Tabii bu aşırı zafer sarhoşluğunun, utanmazca şımarıklığın günün birinde ters tepeceğini de düşünmek gerek.

Kuzey Kore’de İran testi

Vatan hariç Kuzey Kore’de olanlara ilgi gösteren ve tehlikeyi işaret eden gazete neredeyse yok. Oysa dünyanın bize göre öbür ucunda bir “nükleer savaş” patlaması olasılığı var. Kuzey Kore nükleer silah geliştirme ve bunları bir tatbikatta kullanma hazırlığında. Başta Amerika olmak üzere “global güçler” ise buna şiddetle karşı.

Aslına bakarsanız sorun İran’la yaşananın bir benzeri. Global güçler İran’ın da nükleer silah geliştirmesine karşı ve bu ülkeye karşı bir dizi yaptırım uyguluyor. Bugünü son gün ilan eden ve nükleer denemesini yapacağını söyleyen Kuzey Kore ise kapalı kutu olduğu için yaptırımlardan etkilenmiyor.

Bakalım Amerika Kuzey Kore’nin bir çılgınlık yapmasını önleyebilecek mi?

Önleyebilirse bu yöntemi İran üzerinde de uygulama şansı bulabilir.

Ama engelleyemezse hem dünya ateş topuna döner, hem de burnumuzun dibindeki İran’la dönüşü olmayan bir yola gireriz.



Ahmet Altan doğru karar vermiş

Genel Yayın Müdürü olduğu Taraf Gazetesi demokrasi ve hukuk alanındaki çağ dışı gerilemeye büyük katkı sağladıktan sonra “ani” bir kararla “roman yazarlığına” dönüş yapan Ahmet Altan’ın yeni kitabı “Son Oyun” çıktıktan 2 saat sonra tükenmiş. İlk baskısı 100 bin olan kitabın yeni baskıları hazırlanıyormuş. Bu hızla yüz binler satacağını söylemek yanlış olmaz.

Edebiyat adına çok sevindirici bir gelişme elbette. Ancak “son kullanma tarihi” dolduğu için gazeteciliği bırakmak zorunda olan Ahmet Altan’ın da durup düşünmesi gerekiyor. Çünkü belli ki halk “romancı” Ahmet Altan’ı “gazeteci” Ahmet Altan’dan çok daha fazla seviyor.

Öyle olmasa kitabi iki saatte 100 bin satan Ahmet Altan’ın çıkardığı Taraf Gazetesi 30 bin tirajlarda kalmazdı.

Kitabını kapışanların (kaç yüz bin olur artık) yarısı gazeteci Ahmet Altan’a da sahip çıksaydı, Taraf Gazetesi büyük tiraja ulaşırdı, Ahmet Altan için de kimse “son kullanma tarihi” belirleyemezdi.

Oyunun başlamasına beş dakika var

Başlık, tiyatroseverlerin en sevdiği anonslardan biridir. Bu anonsu duyan salondaki yerini almıştır ve artık oyun başlamak üzeredir.

İşte “Canın sağolsun Türkiyem” adını verdiğim benim “tek kişilik politik gösteri” için de artık bu anonsun zamanı geldi. 3 aylık yoğun çalışma sonunda bu hafta cumartesi günü Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de ilk gösteriye çıkıyorum. Gerçekten çok çalıştım, her gün prova yaptım, bir öğrenci gibi yönetmenim Özcan Alpar’ın her söylediğini öğrenmeye çalıştım. Geçmişten günümüze pek çok siyasi kişilik ve yaşanan olaylarla ilgili komik, heyecanlı ve zaman zaman hüzünlü bu oyuna herkesi bekliyorum.

İkinci gösteri 18 Nisan’da Ataşehir Zübeyde Hanım Öğretmenevi’nde.

DİĞER YENİ YAZILAR