Akan kan duracak ama ‘akan kan’ ne?

Haberin Devamı

Sevgili okurlar; sonunda PKK terör örgütünün lideri, beklenen açıklamasını yaptı ve “silahların susması, siyasetin konuşulması” aşamasına gelindiğini söyledi. “Kan akmasın, analar ağlamasın” sloganını beyinlere kazıyanlar büyük bir sevince kapıldı.

Önemlidir elbette

Bir terör örgütünün “silah yok artık” açıklamasını yapması elbette ülke huzuru için önemlidir ve arkasında durulmalıdır. Bence burada en önemli nokta artık bundan sonra tetiğe basacak olanın “marjinal” kabul edileceği ve üzerine gidileceği gerçeğidir.

Cesaret edemezler

PKK liderinin açıklamalarına dağdaki ve Avrupa’daki teröristlerin nasıl bakacağını merak etmeye gerek yok. Bu andan itibaren onlar da “silahlı mücadeleye” devam etme cesareti gösteremezler. Devlet sadece bu alanda bir avantaj yakalamıştır. Bu önemli bir avantajdır.

Akan kan ne?

Ancak iktidarın, Kürt milliyetçileri ve yandaşlarının “akan kan duracak” tanımına da bakmak zorundayız. Türkiye gerçekten 30 yıldır “kirli bir savaşın” içinde mi, yoksa planlı programlı bir terör saldırısına mı maruz kalıyordu? Teröre “savaş” demek ne derece doğru?

Unutmamalıyız

Kürt yandaşları, Türkiye’yi dönüştürmek isteyenler, kendine liberal diyen eski Marksistler, goşistler, her dönemin adamları halkın beynine “bir savaş yaşandığını” nakşettiler son yıllarda. Oysa ortada bir savaş değil, sistemli bir terör saldırısı ve buna karşı mücadele vardı.

Türk Kürt düşmanlığı

Türkiye’de Kürtler ve Türkler silahlanıp birbirleriyle çatışmadı. Savaşı andıran olaylar hiç yaşanmadı. Tam tersine, Türk ve Kürt vatandaşlar bütün olaylara rağmen birbirlerinden hiç ayrılmadan ve barış içinde birlikte yaşadı. Kimse bir düşmanlık gösterisinde bulunmadı.

Kürt köylerine baskın

Geçmişe dönelim. PKK önce Kürt köylerini basıp halkı katlederek “güç gösterisi” yaptı, halka “asıl patron benim” mesajı verdi. Bu sırada öldürülen minik bebekler nedeniyle Öcalan’a “bebek katili” damgası vurulmuştu. O dönemde yüzlerce Kürt vatandaşımız öldürüldü.

Askere saldırı

Ardından Güneydoğu’daki askeri birliklere sistemli saldırılar başladı. Askerlerimiz topluca öldürüldü. Kimi karakol baskınlarında 60’ın üzerinde askerimiz şehit edildi. Güvenlik kuvvetleri ise saldırılara karşı terörle mücadele kapsamında operasyonlar yaptı.

Hukuka bağlılık

Terör yaratmak kolaydır ama terörle mücadele çok zordur.

Çünkü bir tarafta teröristler diğer tarafta devlet vardır. Teröristler hiçbir kurala uymazlar ama devlet hukuka uymak zorundadır. Teröristleri imha etmek zor değildir, sorun aynı anda masum halkın da zarar görmesidir.

Kentlerde bombalar

PKK terörü sadece asker, polis gibi güvenlik güçlerini değil, masum vatandaşları da hedef aldı. Pek çok kentte kalabalık yerlerde patlayan bombalar yüzlerce masumun hayatına mal oldu. İşte kimilerinin “yıllardır akan kan” diye söyledikleri “kan akması” budur.

Silahları bırakmak

Bu açıdan bakınca “silahların susması”olmayan bir savaşın bitmesi değildir, terör örgütünün “ben artık kimseyi öldürmeyeceğim, devletin de artık operasyonlar yapmasına ihtiyaç kalmadı” demesidir.

Türkiye’de halka “yutturulmak” istenen gerçek başka bir şey değildir.

Kürt sorunu başka

Aslında bütün sorun, Kürt kimlikli vatandaşların bazı şikâyetlerinin bir terör örgütünün ileri çıkmasıyla ve silahla çözülmeye çalışılmasıdır. Türkiye bu konuda geçmişte bazı hatalar yapmış olmakla birlikte, bu sorunun çözümünde yıllar içinde çok önemli adımlar atmıştır.

Ortak akıl

Tüm Türkiye ve hatta Türk milliyetçisi duygularını şiddetle taşıyanlar bile bu süreçte Kürt halkının şikâyetlerine kulak vermiş, üniter ve ulusal yapının bozulmaması kaydıyla herkesin olduğu gibi Kürt kimliğinin de hak ettiği yere oturması için elinden geleni yapmıştır.

Teröre lanet

Kürt olmayan vatandaşlar bu hakkı teslim ederken, asıl sorunun terörden kaynaklandığının bilincinde oldular hep. Son günlerde terör liderinin çağrılarına endişe ile yaklaşan ya da bunu eleştirenler “Kürt halkının esenliğine” değil, terörün egemen görünmesine tepki gösteriyor.

Demokratik olgunluk

O nedenle, iktidar ve yandaşlarının her endişe ve eleştiriye “barışı istemiyorsunuz” diye saldırmasının anlamı yoktur.

İnanıyorum ki, herkes demokratik bir olgunluk içinde gelişmeleri izleyecek, desteğini verecek, ama Türkiye aleyhine gördüğü durumları da eleştirmekten çekinmeyecektir.

Hepinize iyi haftalar dilerim..

Süreci endişe ile karşılayan ya da eleştiren herkese “barışa karşı mısın?“ sığlığında saldırmak abestir...

DİĞER YENİ YAZILAR