Küçük tatil kaçamaklarından bahsedelim biraz. Öyle, sırt çantamızı alıp, 2 günlüğüne nereye kaçabilirsiniz. İlk durağımız sonsuz aşk: Paris... “O yağmurlu Paris akşam üstlerinden birinde öpüşmemişseniz, hayatınızda hiç öpüşmediniz demektir” diyor Woody Allen... Aşkı, o romantizminle yaşamak için ideal bir şehirdir. Açık farkla, dünyanın aşk başkentidir.
Paris’i keşfetmenin en güzel yolu, kiralık bisiklet ile gezmektir. O kadar çok görülecek şey var ki... Eiffel’e çıkıp, sonra Eiffel’e karşı çimlere uzanıp, şarap içmenin keyfini yaşayın. Louvre Müzesini gezin. Müzeye girince, Mona Lisa tablosunun oklarını görüyorsunuz. Tablonun önü öyle bir kalabalıktır ki... Yakından görürseniz, şanslı gününüzdesiniz.
Des Tuluires’i gezinin. Rahatlıkları size de huzur verecektir. Trocadero Meydanından Arc De Triomphe’e, sonrasında Champs Elyeese üzerinden Concorde Meydanı’na bir yürüyün.
Modern sanat binası Center Pompidou, Notre Dame Katedrali ve Sacre Coeur görün. Sacre Coeur’den Montmartre’a geçin. Montmartre bir sanat meydanı. Meydandaki ressamlara portrenizi çizdirin. En takıldığım ise taksiler; 3 kişilik... 4 kişiyseniz, el kaldırdığınız 10 taksiden 9’u durmuyor.
4. kişi için ekstra para ödemeniz gerekiyor.
Le Relais de l’Entrecote ilk yemek terciğiniz olsun... Kapıya vardığınızda, uzun bir kuyruk ile karşılaşacaksınız, yılmayın, o muhteşem soslu eti yerken, “İyi ki pes etmemişim” diyeceksiniz. Champs Elysees üzerinde bulunan Leon de Bruxelles’e gitmeden dönmeyin. Kesinlikle ama kesinlikle
denemelisiniz. Benim 1 numaralı favorimdir. Makaronların delisiyim. Her adımda öyle ya da böyle karşınıza çıkacaktır bu zarif, narin, renk renk ve tadı olan tatlılar.
Utananlara dans dersi var
Saint Germain’e uğramadan ve Cafe de Flore veya Cafe duex Magots kafelerinde takılıp, şık Parisinne kadınları izlemeden, Paris görülmüş olmaz. Croque Madame yiyin, çok tipik ama çok lezzetli.
Saint Germain’deki lüks mağazalarda sezonun yepyeni koleksiyonlarını bulabilirsiniz. Şehirdeki bir diğer önemli bölge Sevres Babylone’dır. Burada Le Bon Marche gibi ünlü alışveriş merkezlerinin yanında ünlü markaların mağazalarını da bulabilirsiniz. Galeries La Fayette ve Printemps’te giyim alışverişi yapabilirsiniz. Buralara Asyalıların nasıl hücum ettiğini, markaları da görünce, inanamayacaksınız. Hatta Champ Elyeese’deki Louis Vuitton’u istila ettiklerini bile düşünebilirsiniz.
Colette önemli bir dükkan. Muhteşem, özel, az sayıdaki tasarım kıyafetler, ayakkabılar, saatleri pahalı olduğundan almak istemeseniz de, yine de bir görüp tasarımda son noktayı yakalayın. Gece hayatının en önemli ve en eski turistlik mekanı Barrio Latino Bar. Burası 4 katlı bir kulüp. Balajo, dans etmekten utananlar için açılmış. Biraz erken gittiğinizde, nasıl dans etmeniz gerektiğini öğretiyorlar. Moulin Rouge ve Lido Show dünyadaki kabare şovların en önemlileri. Birçok kere seyrettim. Tek şikayetim, 10 yıldır aynı şeyleri sergilemeleri. Crayz Horse, değişik bir tecrübe. Yaratıcılıklarına bayılıyorum. Gayet seksi kadın dansçıların şovları görülmeye değer. Paris programınızı yalnızca Disneyland bozabilir. Hemingway’in dediği gibi, “Paris hâlâ bir şenlik...”